Osmanlı
İmparatorluğu zamanında geçerli olan mesleklerden biriside arzuhalcilikti.O
devirlerde okuma yazma bilenler fazla olmadığı için mektup yazdırmak veya
devlet dairelerinde işleri olanlar arzuhalcilere müracaat ederlerdi.18.yy da
arzuhal yazmak bazı kurallara bağlanarak önemli bir meslek haline getirilmişti.
Genellikle hasır iskemlede oturan arzuhalcinin önünde küçük bir masa bulunurdu. Masanın üzerinde birisi
siyah diğerinde kırmızı mürekkep bulunan
iki hokka, kamıştan yapılmış birkaç kalem, kalemleri açmak için kalemtraş ve
yazıları kurutmak için kullanılan kum bulunurdu. Arzuhalci iskemlesine oturur
ve kağıdı dizinin üzerine koyarak
yazardı. Okuması yazması olmayanların imza yerine mühür kullandıkları
için tanınmış arzuhalcilerin yanında birde mühürcü bulunurdu.,
Çok öven,
metheden anlamına gelen meddahlık hikaye
anlatma ve taklit yapma yeteneğidir. 1500 yılından beri geleneksel sanatlarımız
arasında özel bir konuma sahiptir. Bu
devirlerde toplantılarda kitap okumak
veya bir konuyu anlatmakla başlamıştı. Eskiden meddahlar özellikle ramazan
gecelerinde yaşı ilerlemiş olanların belli başlı eğlencerinden birisiydi.
Meddahlık
oldukça güç olan bir sanattır.Özellikle her gün yeni bir hikaye bulmak ve
bunları halkın beğeneceği şekilde
kimseyi kırmadan üzmeden anlatmak özel
bir yetenek gerektiriyordu. Genellikle
kahvenin yüksekçe bir yerine çıkarak veya bir sandalyeye oturarak günlük hayattan hikayeler, masallar,destanlar
veya fıkralar anlatarak halkı
eğlendirmeye
çalışırlardı.
Kilercibaşı
Saraylarda
kilercibaşı’lık önemli görevlerden
birisiydi. Padişah’ın yemeği
götürülürken daima en başta kilercibaşı bulunurdu.
Sofraya
örtü serip her şeyi kurallara uygun
olarak düzenlemek onun görevleri arasındaydı. Yemeklerin sofraya konulması ve padişaha servis
yapılması da onun sorumluluğundaydı. Ayrıca sarayda yapılan tatlı, şerbet ve şekerlemeleri hazırlaması
gerekiyordu. Padişahı yemeklerde zehir
olmadığı konusunda inandırmak için herkesin önünde önce kendisi tadar sonra
servis yapılırdı. Kusuru olan veya beğenilmeyen kilercibaşılar derhal kovulup
yerine bir başkası atanırdı. Görevini
iyi yapanlar ise sarayda daha yüksek mevkilere yükseltilirdi.
Kağıt
aharcılığı
Eski kağıtların
yüzleri bu günkü gibi parlak olarak imal edilmezdi. Kağıdı
kullanacak olanlar eğer isterlerse
kağıdın yüzünü cilalarlardı.Bu cilalama işlemi sırasında önce aharlama yapılır sonra
mühre kullanılırdı.Ahar çeşitli maddelerden yapılırdı Nişasta,yumurta
akı,nişadır, arap zamkı başlıca tercih edilen malzemeydi. Bunlar tek
tek veya birlikte kullanılırdı.
Ahar maddesi kağıda sürülür sonra mühre denilen aletin yardımıyla parlak hale
getirilirdi. İlk işleme aharlamak ikincisine ise mühre uygulamak denirdi.Bazı
kağıtların üstlerine yazılan yazıları
ıslak bir süngerle çıkartmak mümkün oluyordu. Bu durumda aharlanmadan sadece mühre uygulanarak tekrar parlak hale getirilirdi. Aharlama’da
kullanılacak maddeler sıcak suyun içerisinde
eritilir.Kıvama geldikten sonra aharlama yapılacak kağıt bu karışımın
içerisinde uygun bir süre bekletilirdi. Diğer bir metot ise ahar maddesini bir
sünger veya pamuk yardımıyla kağıdın üzerine sürüp kurumasını beklemekti. Bir
kat ahar sürülmüş kağıda tek aharlı, iki
veya daha çok kat sürülmüş kağıda ise çift aharlı denirdi.Hattatlar ve
meraklıları kağıt aharlamayı kendileri yapardı. Bu işi bir meslek edinip
profesyonel olarak yapılmasına kağıt
aharcılığı, ustalarına ise aharcı denilirdi. Ustaların hazırladığı aharlı kağıtlar büyük
dükkanlarda satılırdı.
Ebruculuk
Eskiden bulut gibi dalgalı olarak düzenlenmiş veya çeşitli
parlak şekillerle süslenmiş kağıtlara
ebrulu kağıt ,bu işlemede ebruculuk denilirdi. Daha çok ciltli eserlerin veya
levhaların köşelerini süslemekte kullanılan eski sanatlarımızdan birisidir.Uygulaması
şu şekilde olurdu.Yoğun kıvamda hazırlanmış olan tuzlu suyun içerisine zamk damlatılarak bir karışım elde edilirdi.Daha sonra
istenen renkte boya ve boyalar buna
ilave edilince koyu kıvamda bir
karışım oluşur. Bunun içerisine önceden şekil verilmiş ince bir tel konularak boyaların bunun üzerine adapte olması sağlanırdı. Boyalı tel
uygulanmanın yapılacağı kağıdın üzerinde gezdirilip istenen şekiller veya dalgalanmalar oluşturulurdu. İşlem uygulandıktan sonra bunu
sabitlemek aynı zamanda daha parlak
olmasını sağlamak için üzerine
sığır safrası damlatılırdı.Kağıtların boyayı emen cinsten olmasına dikkat etmek
önemliydi. Türklerde başlayan bu sanatın zaman içerisinde Avrupa da çok ilgi gördüğünden bahsedilir.
Kağıt makasçılığı
Eskiden kağıtlar bu günkü gibi kesilmiş olarak değil büyük
tabakalar halinde satılırdı.Büyük tabakalardan
ihtiyaç kadar kağıt , makas
yardımıyla kesilip kullanırdı.Sık sık gereksinim olduğundan herkesin yanında mutlaka bir kağıt makası
bulunurdu. Kağıt makaslarını imal edenlere ise kağıt makasçısı denilirdi.
Bunları imal etmek özel bir beceriklilik
gerektirdiğinden bu sanat mahalli el sanatlarımız
içerisinde yer almıştır. Makasın kağıdı
düz olarak kesebilmesi için boyu uzundu.Makasın keskin tarafının oluklu olarak
yapılması ve ucunun sivri olması gerekliydi.Üzerleri altın veya kakma ile
süslenir. Bazılarının üzerine kıymetli taşlardan süsler yapılırdı.
Kalemtıraşcılık
Eski zamanlarda kalemtıraş, kalemdan denilen yazı
takımlarının değişmeyen bir elemanıydı.Şimdikilere benzemeyen eski kalemtıraşların genellikle kamıştan yapılmış
olan kalemlerin ucunu açmaktan başka yazıları kazıyarak çıkartma ve kağıtları kesme gibi farklı
işlevleri de bulunuyordu..Bunların
imalatıyla uğraşan sanatkarlara
kalemtıraşcı denilirdi.Hepsi el yapımı ve birer sanat eseri olan
kalemtıraşların sapları fildişi, sedef,
abanoz, akik, kehribar gibi malzemeden ve özel şekiller verilerek imal edilirdi.
Kalemtıraşların üzerinde altın ve gümüşten yapılmış olan süsler ve hattatların
imzaları bulunurdu. En yaşlı
ustanın önünde senenin belirli
günlerinde diploma töreni yapılır,başarılı olanlara diplomaları düzenlenen bir
törenle verilirdi. Bu diplomayı almadan kalemtıraşcı kendi imzasını kalemtıraşların üzerinde kullanamazdı.
Kalemkeşlik
Günümüzde kaybolmuş
eski mesleklerden birisidir. Yazma kitapların ve yazı levhalarının kenarına yaldız veya
mürekeple çizgi çekmeye kalemkeşlik bu
işlemi uygulayan sanatkara ise kalemkeş
veya cetvelkeş denilirdi. Bunlar aynı
zamanda eski kitapların bozulmuş olan ciltlerini düzeltir yırtık sayfalarını
onarırlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder