Yürüyüş sevenler için çam ormanları arasında, kuş sesleri ve harikulade
manzaralarıyla yaklaşık sekiz kilometrelik bir yürüyüş parkurundan bahsetmek
istiyorum.
Kayaköy bana her zaman ilginç gelmiştir. Terk edilmiş yüzlerce Rum evi,
kiliseler, okullar, evlerin arasında taş
yollar, su sarnıçları, Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir görüntüyü gözler
önüne seriyor. 15 dakika kadar Kayaköy’ü
seyredip parkurumuza başlıyorum.
GEZİM BAŞLIYOR
Gezi yolumuz Kayaköy’de evler arasındaki yolu izleyip yamacın üst
kesimlerine doğru çıkmakla başlıyor. Bu
dik yokuş bence yolun en yorucu
kısmı olsa gerek. Büyük kilisenin önünde
dikkatli olunmalı, ikiye ayrılan yolun
Ölüdenize gideni sağ tarafta.
Bundan sonra yolumuz orman
içerinde devam edecek. Yürüyüş sırasında
ağaçların ve kayaların üzerinde bulunan yürüyüş yapanların yollarını
kaybetmemesi için düşünülmüş okları izlemeyi unutmayın. Kırmızı, beyaz bazı
yerlerde sarı olabilen bu işaretleri dikkatli bir şekilde izlerseniz Ölüdenize
kadar güzel bir yolculuk
yapabilirsiniz. Çapraz çizgiler gidilmemesi gereken yolları gösteriyor. Bunu da
unutmayın derim.
YOLCULUK ZORLAŞIYOR
Orman içerisine girdik. Genel olarak yokuş aşağı bir yol. Ağaçlar bazı
yerlerde o kadar sık ki buralarda yürümek oldukça zor. Ama yılmadım.
Arasından geçmek için ağaç dallarını yana çektim. Patika yola doğru
eğilmiş ağaçların ise bazen yanından ,bir iki tanesininden üzerinden geçtim. Bu gibi engellere
aldırmadan, temiz hava ve yeşilin enfes
görüntüsüne kendimizi kaptırıp yürümeye devam ettim. Etrafı seyrederken uzaktan
denizin ilk mavilikleri görünmeye başladı. Burası özellikle yatçılar tarafından
çok tanınmış bir koy olan Soğuksu.
Rüzgar almadığı için her zaman düz olan denizi tercih noktası olmasını
sağlıyor. Hemen yanında Gemiler koyu ve
ünlü Gemiler ( Saint Nicolas ) adasının görüntüsü bir mola yerine geldiğimin işareti
sanki. 20 dakika kadar manzara seyretme dinlencesinden
sonra yürüyüşüme devam ediyoruz. Bazı yerlerde iyice daralan patika hafif bir eğimle devam edip ağaçların arasında
kayboluyor. Özellikle bu bölgede yollardaki oklara dikkat. Küçük bir sarnıç, bir
iki ufak mağara, koyunlarını otlatan bir çoban. Fotoğraf çekmek için bize değişik görüntüler
oluşturuyor. Biraz sonra Ölüdenizin enfes görüntüsünü görüyorum. Bu Fethiye’de
görebileceğiniz en güzel manzara. İnanılmaz bir görüntü. Manzarayı seyrederken
nasıl yürüdüğümüzü bile fark etmeden
Ölüdeniz’e geliyorum. Bir iki fotoğrafta burada aldım.
Ne kadar sürdü bu yolculuk? 3 saatte yakın mı? İnanmıyorum. Ayaklarımın
yorgunluğu …Doğru galiba ..Ne kadar çabuk geçti. Belcekız plajında deniz
kıyısında soğuk bir şeyler içip
yorgunluğumu atmaya çalışırken, ben her
zaman bu yürüyüşe varım diye düşünüyorum
…..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder