10 Ağustos 2014 Pazar

O V A C I K

Çeşmenin en eski yerleşimlerinden olan Ovacık, adını geniş ovalarından alır.  Çeşme’nin 4 km güneydoğusunda bulunan bir tepenin üzerinde konuçlanmıştır.  Köydeki eski mezar taşlarının incelenmesi sonucunda  köyün 700 yıl kadar önce Türkler tarafından kurulduğu anlaşılmış. Çeşmeköy’de olduğu gibi o tarihlerde Türk köyleri, denizden gelebilecek düşman saldırılarından korunmak amacıyla kıyıdan uzak tepelerin üzerinde kurulmaktaydı. 1800’lü yıllar da  ard arda olan iki deprem ve bu sıra oluşan bazı göçler nedeniyle iyicene azalan köy nüfusu, adalardan gelen Rumların bu bölgeye kabul edilmesiyle tekrar yoğunluk kazanır. 1800’lü yılların ikinci yarısından 1900’lü yılların başına kadar ovaya yakın alt tarafa yerleşen Rumlar ile yamaçlarda ve köyün tepe kısımda bulunan Türkler, yıllarca ortak  bir yaşamı paylaştılar. O yıllarda, bölgenin en önemli manastırı olarak bilinen ve Sakız Adasında bulunan  benzeriyle  aynı zamanda   inşa edilmiş olan manastır çok popülerdi. Ne yazık ki bu manastır ile  bu bölgede bulunan büyük bir kiliseden,tüm çevreye hitap eden Rum okulu ve hristiyan mezarlığından günümüze ulaşan hiçbir kalıntı yoktur. (Eskiden manastırın bulunduğu tepe  o günden bu güne Manastır Tepesi olarak bilinir)  Mübadele ile Ovacığı terk eden Rumların yerine Kavala ve Karaferya’dan gelen Türkler bu bölgeye yerleşmiştir.
Günümüzde yaklaşık 2000  kişinin yaşadığı Ovacık, Çeşme’nin en verimli  topraklarına sahip büyük bir köydür. Eski  zamanlarda çok gelişmiş olan bağcılık zaman içerisinde yerini tütüne, 1980 yılından sonra ise enginar ve kavun üreticiliğine bırakmıştır. Kendisine has güzel bir tadı olan, küçük ve sarı rengiyle tanınan Çeşme kavunlarının en güzeli bu bölgede yetişir. 1990 yılında başlanan kaliteli üzüm  yetiştirme ve  şarap üretimi  çalışmalarından olumlu  sonuçlar alınmaktadır.
Ovacığa gelenler i geniş  ovaların çevrelediği   enfes panoramik bir görüntü karşılar. Yeşilin sonladığı çizgide başlayan  denizin sonsuzluk veren görüntüsünü seyre doyum olmaz. Tepe üzerinde kaldığından denizden  esen rüzgarların   yaz günlerinde  sağladığı serinlik, sıcak günlerinde de burasının  tercih edilmesini sağlar. Doğal yapısı ve kendisine özgün evleri  günümüze kadar ulaşmış olan Ovacık, Çeşme’nin mutlaka görülmesi gerekli olan bir bölgesidir.





                                          ÇATALAZMAK
Çatalazmak veya bilinen diğer ismiyle Ovacık Azmak, Ovacık köyünün sahil bölümüdür. Çeşmeye yaklaşık yedi km, Ovacığa ise beş km uzaklıkta bulunur. Geniş bir alana yayılmış olan plajı ve çevresinin bozulmamış  güzelliği ile  dikkat çeker. Çatalazmak, yaz aylarında burayı tercih eden kalabalık bir nüfusa da ev sahipliği yapmaktadır.



                    OVACIK’TAN   ALAÇATI’YA   SAHİL   YOLU
Ovacık köyünün Çatalazmak bölgesi yakınında bulunan sitelerin bitim yerinden başlayarak Alaçatı sörf merkezine kadar  uzanır. Tamamı deniz kıyısından  giden kısmen toprak,az bir bölgesi ise asfalt olan  çok kişi tarafından bilinmeyen bir sahil yoludur.Burayı tercih edenler kısa   yoldan Ovacık’tan Alaçatı’ya ulaşabilir. Hiçbir yapılaşma olmadığı için tamamen kendi yapısı korunmuştur. Çok fazla yeşillik içermez. Ufak, doğal ve sevimli plajları,bu plajlara inen patika yolları,deniz manzaraları,kekik ve yosun kokan bol  iyotlu havası ,inişli çıkışlı devam eden yolu  yürüyüşü  ve doğayı sevenlerin  tercih nedenidir.




                                   OVACIK  İLE  ÇEŞME  ARASI 
Ovacık’tan Çeşme Devlet Hastanesi yönüne doğru giden dar ve toprak yol tarla ve çiftlikler arasından devam ederek Çeşme’ye  ulaşır.Bu güzergah üzerinde bulunan ve yaklaşık 250 hektarlık bir alana sahip verimli topraklar, bol artezyen suyunun sağladığı olanaklarla çok eskiden beri tarım alanı olarak kullanılmıştır.Rumların burada yaşadığı zamanlarda özellikle tütün ve zeytini ile tanınan bu bölgenin tarım aktiviteleri günümüzde de devam etmektedir.Bir çok meyve ve sebze üretimi ile Çeşme’nin en geniş tarım yapılan arazisidir.
Rum yerleşiminden günümüze kadar ulaşmış olan 150 tane bağ evi ile ufak bir kilise ( şapel) kalıntısı vardır. Bu evler  tarlaların arasında geniş bir alana dağılım göstermesine rağmen bazı bölgelerde 3-4 evin bir ünite meydana getirdiği görülmüştür.Tabiat eserlerini koruma kurulu kararıyla bu bölgenin tamamı sit alanı olarak belirlendiğinden yeni yapılaşmaya izin verilmiyor.   








                                            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder