Çeşme Gezi Rehberi
1999 yılında
Çeşme hakkında bir gezi rehberi
olmadığını fark edince, yaklaşık bir yıl
kadar uğraşarak Çeşme hakkında ayrıntılı bir araştırma yaptım. Bunun için onlarca kere Çeşme’ye gitmek
gerekti. Yaklaşık 3000 fotoğraf çektim. Yıllardır gittiğim halde benim bile farkında olmadığım Çeşme’nin
bilinmeyen pek çok yeri bu çalışmada yer aldı. Adını o zamana kadar hiç
duymadığım Böğürtlen ve Mersin körfezini ilk defa gördüm. Uzun araştırmalardan
sonra arkadaşlarımla birlikte Çeşme’nin terkedilmiş köyleri olan Alaşar ,
Laleköy, Çeşmeköy ve Zeytincik’in
yerlerini bulup, buraları hakkında hiçbir yerde bulunamayacak bilgiler topladık. Bu araştırmalar sırasında Dalyanköy’de sadece duvarları kalmış olan kiliseyi ve Ayayorgi’de bir zamanlar
olduğu söylenen büyük bir kilisenin
(kalıntısı günümüze ulaşmamış olmasına rağmen ) etrafında yer alan rahibe evlerini sanırım ilk
defa biz bulduk.
Çeşme’nin tarihi ve
turizm
Çeşme’nin
tarihini hakkında İzmir’deki tüm kütüphanelerde araştırma
yaptım. Çakabey, Cezayirli Hasan Paşa gibi Çeşme’nin tarihine yön veren kişilerin
Çeşme’ye olan katkıları başta olmak üzere,
Çeşme Deniz Savaşını, Çeşme Kalesi’nden tarihi çeşmelerine kadar bulabildiğim
tüm bilgileri hazırlamakta olduğum kitap çalışmama ekledim. Bunun yanında Çeşme’nin sayısı 14’e varan mavi bayraklı plajlarını,
eğlence mekanlarını, meşhur kumrusunu, ulaşım imkanlarını, kalınacak otellerini
ve gereksinim olabilecek telefon numaralarını da bu taslağa dahil ettim. İzmir dışından gelmek isteyenlere ve yabancı
turistlere yardımcı olmak için tüm bu noktaları ufak harita ve şemalar üzerinde
gösterdim.
Yaptığım çalışmaları ve beğendiğim tüm
fotoları üç cilt klasör içerisinde toplayıp,
turizm ve gezi kitapları basım ve yayımını yapan birkaç büyük kitapevine yolladım. Amatör olarak hazırladığımı ve
hiçbir karşılık beklemeden çalışmamın sadece bir turizm hizmeti olduğunu
belirtmeme rağmen hiç biri ilgilenmedi. Kitap
fuarındaki bir iki çabamda olumsuz
sonlanınca bu kitabı yayınlamaktan vaz geçtim.
YIL 2014
Yıl 1999 du,
şimdi 2014. Önümüzdeki senelerde Türkiye’nin
bir numaralı turizm beldesi olmaya aday olan Çeşme’nin
tanıtıcı bir kitabı hala yok. Günümüzde
de bilinmeyen pek çok yeri ıssızlığını koruyor. Tarihte kırmızı taşlar ülkesi
diye adlandırılan antik şehir Eritrai’yi
de buna dahil. Bence Ildır’da tarihi taş
ocakları bile başlı başına görülmesi gereken bir yer. Bir iki plajı hariç
diğerleri adeta unutulmuş. Çeşme’nin geçmişini
merak eden çok az. Bu denli ilgisizlik bir yerde beldenin tarihini adeta yok ediyor. Ayasaranda’da
tarihi kilise bir zamanlar gazoz fabrikası olarak kullanılmış. Çeşme Deniz Savaşı’nda
şehit olanların gömüldükleri yerlerdeki mezar taşları dahi çalınmış. Hazine bulmak için yapılan
kazıların verdiği zarar herkesçe biliniyor. Ildır’da antik taşları ve sütunları bazı evlerin bahçe duvarlarında görmek
mümkün. Bu ilgisizliğe üzülmemek mümkün değil.
Çeşme’ye geldik, nereleri görmeliyiz?
Tatil ve turizm cenneti Çeşme’ye gelenlerin şu
soruyu sorduklarına defalarca şahit oldum. ‘Çeşme’de nereleri gezmeliyiz? ‘ Bana böyle bir soru
sorulduğunda yanıt vermekte zorlanıyorum.
O kadar çok gezilecek ve görülecek yeri var ki hangisini anlatsam
diyorum. İşte böyle zamanlarda bir gezi rehberinin eksikliğini daha çok
hissediyor ve ilgisizliğe kahroluyorum. Ufacık Sakız Adasının bile bir gezi
rehberi varken biz Çeşme’yi bir iki
reklam broşürü ile tanıtmaya çalışıyoruz. Yalnız Çeşme’nin değil tüm tatil
yörelerimizi ayrıntılı olarak tanıtacak yayınlara gereksinim olduğunu düşünüyor ve en kısa
sürede bunların hazırlanmasını diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder