10 Ağustos 2014 Pazar

ÇEŞME'NİN TERK EDİLMİŞ KÖYLERİ

Karaköy, Çeşmeköy, Laleköy, Zeytincik  ve  Alaşar Köyü Çeşme’nin tamamen terkedilmiş köyleridir. İzmir Çeşme otoyolunda  Alaçatı çıkışına gelmeden  sağ tarafta   evleri az çok belli olan Karaköy’ün haricinde diğer köylerden günümüze ulaşan  az kalıntı vardır. Bu köylerin  varlıkları bile pek bilinmez. Bu günkü gezimizde kimsenin yaşamadığı bu   köyleri ziyaret ediyoruz.


                                               KARAKÖY
1950 Senesinde su azlığı ve ulaşım zorluğu nedeniyle terk edilen eski bir köydür. Karaköy’den ayrılan halkın çoğu Alaçatı’da, az bir kısmı ise Çeşme’de yaşantılarını sürdürüyor.Köye Ulaşım için  eski İzmir Çeşme yolunda Germiyan köyü sapağını yaklaşık 4.5 km geçtikten sonra sol tarafınızda dikkatli bakmakla göreceğiniz dar, toprak yol Karaköy’ün yoludur.
Zamanında taş döşeli olarak ve iki at arabasının geçebileceği genişlikte  olmasına karşın günümüzde yolun güzergahı ve  taşları  belirgin değildir. Buradan  yaklaşık 30 dakikalık bir yürüyüşten sonra Karaköy’e ulaşabilirsiniz. Arabanızla gitmek isteseniz düzensiz olan yol  engel yaratabilir. Onun için yürüyüşü tercih etmenizi öneririm.Bir tepe üzerine kurulmuş olan Karaköy’de evler genellikle 2 katlı olup her evin önünde taş duvarla çevrili  küçük bir  bahçe vardır. Evlerin tamamının duvarları Türk ev yapım sitiline uygun olarak, tahta dikmelerin arasına   düzgün olarak yerleştirilmiş taşlardan yapılmış. Köy fırını  bozulmadan duruyor. Karaköy 1000 dönüme yaklaşan arazinin sağladığı bereket ile, burada yaşayanlara 250 yıl ev sahipliği yaptı..Evlerinin özel yapısı, camisi ve köy mezarlığındaki mezar taşlarının incelenmesi burasının bir Türk Köyü olduğunu gösteren en güzel bulgular. İzmir’in kurtuluşundan sonra bu bölgeyi de düşmandan temizlemek için Çeşme’ye gelen Türk ordusunun bir gece bu köyde mola verdikten sonra yoluna devam ettiği  güzel bir anı olarak günümüze kadar ulaşmıştır.
 Hiç kimsenin yaşamadığı köy evlerinin arasında ve dar sokaklarında  gezerken içinizi bir hüzün kaplar. Yıkılmaya yüz tutmuş onlarca ev,ekim yapılmayan geniş topraklar vede sürekli esen rüzgarların garip uğultusu bu terk edilmişliğin bir isyanıdır sanki....








                                         ÇEŞMEKÖY
Çeşmeköy , Çeşme İlçemizin ilk kurulduğu yerdir. Konum olarak  çevreye tamamen hakim bir tepenin üzerindedir. Verimli toprakların düşman akınları sırasında zarar görmemesi için eski köyler genellikle böyle tepelerin üzerinde veya yüksek dağların yamaçlarında yapılanmıştır.
Çeşmeköy’de bu amaçla  Boyalık koyunu gören bir tepenin üzerindedir. Bu tepenin yamacından başlayarak yukarıya doğru kıvrıla kıvrıla giden dar yol  Çeşmeköy’e götürür. Yolculuk Boyalık koyu ile Ilıca koyunun eşsiz güzelliğini seyretmenize olanak verir. Günümüzde yeniden restorasyonu yapılan ünlü Türk Denizcisi Emir Çaka Bey’in mezarı da burada bulunuyor. Bu mezarın hemen yakınlarında eski bir cami , Çeşmeköy’den kalan 2-3 ev ve bir türbe kalıntısı dikkat çeken bulgulardır.




                                            ALAŞAR   KÖYÜ
Çok fazla bulgusu olmayan Alaşar  eski bir Rum köyüdür. Bu bölgedeki Rum yerleşimi sırasında Polifora ismiyle bilinmekteydi.
Alaşar köyü kalıntılarına ulaşmak için, Zeytineli köyünün  girişinde bulunan toprak yola sapıp   üç kilometre sonra  Alaşar Ovasına ulaşılması gerekir.Alaşar köyüne ait bulgular bu ovanın içerisinde bulunan bir   tepenin yamacında.  Köy’e yaklaşırken ilk olarak göreceğiniz yıkılmış olsada   bir kiliseye ait olduğu anlaşılan büyük bir yapıdan kalan bulgulardır. Bunun etrafında  geniş bir alanda  pek çok  ev kalıntısı, köy yolları ve köy meydanı görülebilir.
Köyün içerisinde ve dışında bulunan sarnıçlar   köyün su ihtiyacını karşılamak ve  gıda saklamak amacıyla kullanılmış. Rumların bu bölgeyi terk etmesinden sonra bu bölgeye yerleşen Türk’lere ait mezarlık köyün hemen girişinde bulunan iki çitlenbik ağacının ortasındadır.






                                          LALE  KÖY
İsmini bulunduğu bölgede zamanında çok yetiştirilmiş olan lale’den alan ve 1940 yılında terk edilen bir Türk Köyüdür. Ilıca’dan Ildırı’ya giden sahil yolunda Germiyan ayırımını 3.5 km kadar geçtikten sonra sağ tarafındaki  toprak yol izlenirse   Lale Köy’e ulaşılır.
Köyün hemen girişinde  çalılıklar arasında kalmış  köy mezarlığı vardır. Buradaki  en eski mezarın 1900 yılından kaldığı saptanmıştır. Buda uzun yıllar  bu köyde yaşamın devam ettiğinin bir göstergesi olsa gerek.Lale Köy’den günümüze ulaşan az miktardaki  köy evlerinden kalan bulgular  ovaya doğru aralıklarla uzanır.
Burada  gördüğüm iki büyük taştan bahsetmek istiyorum.Bunlar eski zamanlarda zeytinleri ve üzümü ezerek zeytinyağı ve pekmez yapımında kullanılmış..Bir tanesi çanak şeklinde büyük bir taş.Bunun içerisine konan zeytin veya üzümler  tekerlek şeklinde olan  ikinci bir taşın bu çanağın içerinde bir at veya insan enerjisi yardımıyla döndürülmesiyle işlevini yapıyor.  Sürekli dönen  taşın ağırlığı ile ezilen zeytin veya üzümlerden zeytinyağı veya üzüm suyu elde edilir. Bu büyük taşın yanında buna göre daha küçük düz bir taş vardı. Burada da disk şeklindeki ikinci bir  taşın  kaldıraç yardımıyla kaldırılıp hızla aşağı bırakılmasıyla   ezilen zeytinleri  zeytinyağına dönüştürür. Lale Köyde görülecek başka bulgu yok şimdi biraz uzaklara Çeşme’nin terk edilmiş beşinci köyüne gidiyoruz.



                                          ZEYTİNCİK   KÖYÜ
Germiyan Köyü yakınlarında verimli toprakları bulunan Zeytincik ovasının içerisinde bulunur. Germiyan Köyünden sahil yönüne doğru  giderken  köyün çıkışında sağ tarafta bulunan toprak yolu izleyip  kısa bir yolculukla  Zeytincik Köyüne ulaşırsınız.
1950 yılında terkedilmiş olan bu köyde pek çok taş ev kalıntısı, köy mezarlığı,köy fırını ve az çok belli olan köy yolları görülebilir.Bu köyün terk edilmesindeki en önemli nedenin su yetersizliği olduğunu düşünüyorum. Germiyan köyüne taşınmış olan eski köy halkı ile yaptığım söyleşide bu konu gündeme geldi. Köylüler aynı sıkıntının günümüzde de devam ettiğini ve zamanında çok verimli olan bu toprakların günümüzde sadece bir kısmında susuz tarım yaparak değerlendirildiğini belittiler. Zeytincik köyünün karşısında bulunan Belen tepesiyle Manastır tepesi denilen iki tepede  birer tane manastır kalıntısı olduğunu öğrenince arkadaşlarımla birlikte  bunları da görmek istedik. Eski zamanlarda manastırlar hep böyle ulaşımı zor olan yüksek yerlerde yapılandırılmış. Köylerdeki fakir çocukları alır burada eğiterek din adamı veya keşiş yaparak gönderirlermiş.
Ama bu manastırlardan  bir şey kalmamış zamanında hazine bulma ümidi ile halkımız,doğal afetler sonucunda  tabiat bunları  neredeyse yok etmiş.Sadece etrafı iki üç sıra taş yığını olan duvarlar,  su ihtiyacı için yapılmış sarnıçlar vede  ana binanın çevresinde bulunan  küçük rahibe evlerinden kalan kalıntıları görmek mümkün..Eski zamanlarda her manastırın çevresinde bu tür küçük evler yapılıp  rahibelere verilmiş.Çoğunda yemek pişirmek beklide kışın ısınmak için kullanılan taştan yapılmış fırın benzeri ocaklar bulunduğu  söylenir.Buradaki rahibe evlerinin sadece bir tanesinde bu tür bir fırın gördüm. Diğerleri zaman içerisinde yıkılmış olsa gerek..






2 yorum: