Doğu Roma
İmparatorluğu devrinde yapılmış olan Ayasofya günümüze kadar ulaşmış olan
Bizans eserlerinin en ünlüsüdür. Aynı zamanda dünya mimarlık tarihinin en
önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilir. Ayasofya inşa edildiği günden
bu güne kadar üç kere çehre değiştirmiş ilginç bir yapıdır. İstanbul’un fethine
kadar kilise, bu tarihten 1934 yılına kadar cami, daha sonraları ise müze
olarak hizmet vermiştir.
Ayasofya ilk olarak
Roma İmparatoru Büyük Konstantin’in imparatorluk merkezini İstanbul’ a getirerek
şehri onarmaya başladığı 326 yılında yapıldı. Bundan sonra çeşitli dönemlerde
yangın, deprem gibi afetler bütünlüğünü bozsa da onarılarak işlevine devam
etmişti. En büyük zararı ise tamamen yandığı
532 yılındaki Nika ayaklanması sırasında gördü. İmparator Justinianos
ayaklanmayı bastırdıktan sonra kiliseyi olağan üstü boyutlarda tekrar yapmaya karar verir.
Yapının inşası için gerekli olan malzeme hızlı bir şekilde ve imparatorluğun
değişik noktalarından sağlandı. Özellikle mermerleri bütün Akdeniz ülkelerinde
araştırma yapılarak özenle seçildi. Binanın
yapımını o devrin en önemli
mimarlarından olan Milet’li İsidoras ve Thalles’li Antheminos üstlendi. İnşaatında
10000 den fazla işçinin çalıştığı ve Justinianus’un buraya bir servet harcadığı
bilinmekte. Ayasofya muhteşem bir kilise olarak 562 yılında büyük bir tören ile
ibadete açıldı.
O zamanlar ‘Büyük
Kilise’ olarak bilinen bu yapı daha sonraları ‘The Sofia’ zaman içerisinde de
‘Ayasofya’ ismini aldı.
İstanbul’un
alınmasından sonrada bu isim değişmedi. Binanın adındaki ‘sofya’ sözcüğü her
hangi bir kimsenin adı olmayıp, Yunanca’da bilgelik anlamına gelen sophos
sözcüğünden gelmektedir. Dolayısıyla Ayasofya kutsal bilgelik veya ilahi
bilgelik anlamına gelir. Bu kavram ortodoksluk mezhebinde Tanrının üç
niteliğinden birisi olarak kabul edilir.
Burası Bizans
Döneminde Doğu Ortodoks kiliselerinin merkezidir.
Türkler’de bu
ihtişamlı yapıya daima büyük bir ilgi gösterdiler. İstanbul’un fethini izleyen
yıllarda Osmanlı topraklarında Kabe’den sonra en çok ilgi gören ve sürekli
bakımı yapılan binalardan birisidir. Bu onarımlar ve zaman zamanda duvarları
güçlendirilen bina bu bakımlar sayesinde günümüze kadar ulaşabildi. Fatih’in
emri ile camiye dönüştürmek için bazı değişiklikler yapılmış olsa da binanın
esas yapısı daima korundu.
AYASOFYA'YI GEZERKEN
Müze geniş bir
bahçenin içerisinde . Burada Sultan Mahmut tarafından yapılmış olan bir
şadırvan ile Ayasofya’nın daha önceki binasına ait kalıntılar var. Müzeye tunç bir kapıdan
girilir. Asıl salon Ayasofya’nın muhteşemliğini göstermesi bakımından
önemlidir. 55 metre
yüksekliğinde bulunan kubbenin muhteşem görüntüsü ziyaretçileri adeta
büyülemekte. Marmara Adasından getirilen beyaz, Afyon’dan getirilen pembe,
Kuzey Afrika’dan getirilen sarı renkli mermerler güzel bir görsellik sunuyor.
Kubbesi 55.6 metre yükseklikte
ve ortalama 31.6 metre
çapında olup 107 adet sütun ile desteklenmektedir.
Sütunlar değişik
kutsal alanlardan özel olarak
getirilmişlerdir. Bu salonda hristiyanlık için anlamlı mozaiklerle
Kazaker Mustafa İzzet Efendi tarafından 1847 – 1849 yılları arasında
yapılmış ve müslümanlık motiflerini
içeren sekiz adet levhayı bir arada görmek
mümkün.
TERLEYEN MERMER
Ayasofya Müzesinin
kuzey batısında dört köşeli, beyaz renkli mermer yaz ve kış aylarında terleme
özelliği ile dikkat çekiyor. Terleyen direk olarak bilinen bu sütunun orta
yerinde bir delik bulunur. Buraya parmaklarını sokanlar bir ıslaklık
hissederler. Bu konuda pek çok efsane üretilmişti. İşin aslı gözenekli bir
taştan yapılmış olan bu sütun zeminindeki suyu sürekli yukarı taşıdığı için bu
bölgedeki nemin hiç kaybolmamasından kaynaklanır.
BİZANS İMPARATORLARIN TAÇ GİYME
YERLERİ
Ayasofya’nın büyük
salonunun yer mozaikleri beyaz renkli iken
bir köşesindeki yer mozaiği renklidir. Bu bölüm Bizans İmparatorlarının
taç giyme yeridir.
MÜZENİN BAHÇESİ
Bahçesinde beş
Osmanlı Padişahının mezarları bulunuyor. Bu padişahlar İbrahim, Mustafa,
2.Selim, 3.Murat ve 3. Mehmet’e aittir.
Bu türbelerin arka
tarafında duvarlar ile çevrili bir bölüm vardır. Buradaki şehzadeler türbesinde
3.Mehmet’in tahta çıkar çıkmaz öldürttüğü küçük şehzadeler için yaptırılmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder