9 Ağustos 2014 Cumartesi

BİRGİ ve ÇAKIRAĞA KONAĞI

Birgi Ödemiş İlçemize bağlı  Bozdağ’ın eteklerinde  yer alan  bir yerleşim birimidir. Kuruluş tarihinin orta çağlara kadar uzayan Birgi, eski çağlarda Pyrgion ismiyle bilinmekteydi.
Türklerin eline geçtikten sonra  Aydınoğulları Beyliğinin önemli bir merkezi olur.  Osmanlı yönetimine geçmesi Yıldırım Bayezid devrine rastlar. Osmanlı yönetimi altında Birgi, önemli  ticaret ve  kültür merkezi olarak tanındı.17yy başlarında  bu bölgede aktif olan  Celali İsyanları nedeniyle oluşan kargaşalıktan bıkan şehir halkı o dönemde hızla gelişmekte olan Aydın ve İzmir’e göç etmek zorunda kalır. Şehir boşalır. 1870 yılına gelindiğinde ise Birgi bir büyük bir köy görünümündeydi.
Devrin ünlü gezgini Evliya Çelebi  bölgenin en önemli şehri olarak  tanımladığı  Birgi’ye  uğrar. Çelebi’nin  verdiği bilgiler ilgi çekicidir . O sıralarda Birgi Aydın sancağına bağlı bir ilçe olup, iki tarafında  derin uçurum olan bir bayır üzerinde kurulu birde  kalesi vardı. Celali isyanları sırasında  kaleyi ele geçiren Celali Cennetoğlu burayı kendisine merkez yaparak çevreyi haraca kesip bir müddet burada hüküm sürer. Kuyucu Murat Paşa komutasındaki  Osmanlı ordusu  bölgedeki Celali İsyanlarını  bastırdıktan sonra bir daha bu amaçla kullanılmaması için bu kaleyi yıkar.
Evliya Çelebi Birgi’yi şöyle anlatır.’ Sarp uçurumlu bayırın üzerinde bulunan  kale surlarının içerisinde 400 tane hane bulunuyor. Bu  evler  şehrin  en mamur ve müreffeh haneleri. Aşağı Mahalle denilen bölümde ise 2400 tane ev saydım. Buranın nüfusunun 15000 kişi olduğunu tahmin ediyorum. Ayrıca 7 okul 200 dükkan  büyük bir çarşı ve pazar yeri dikkatimi çekti. Evlerin  tamamına yakını bahçe içerisinde. Bahçelerde kiraz, incir, limon, turunç ağaçları ve  bol miktarda üzüm bağları var. Beyaz iplik imalatı  ve ticareti oldukça  gelişmiş.’ diye yazmış. Aynı tarihlerde Birgi’yi gezen Texier adındaki Amerikalı gezgin ise gördüklerini şöyle anlatmış ‘ Yeşillikler içerisinde bir şehir. Ağaçlar, üzüm bağları, meyve bahçeleri bu yeşilliği oluşturan başlıca unsurlar. Bir dere üzerine kurulmuş olan köprü şehrin iki yakasını birleştirmiş. Sokaklarında  bol miktarda bulunan ağaçlar gölgelik oluşturuyor. Evler temiz. Renk renk boyalı. Öteki Anadolu kasabalarına benzemeyen bir temizlik ve zenginlik hemen seziliyor.’
Şehir 1920-1922 yılları arasındaki Yunan işgali sırasında çok zarar görür.  Yunanlılar bölgeden çekilirken tüm Birgi’yi yakarlar.Tarihi eserler ve evler yıkıldı, yağmalandı.Bu tarihten sonra Birgi’de yaşayanlar iyicene azaldı.
 
                                    ÇAKIRAĞA   KONAĞI

Çakırağa Konağı  17yy’ da inşa edilmiş  bir mimarlık şaheseri olarak kabul edilir. Çakırağa diye anılan Mustafa Çakır, Birgi’nin sayılı zenginlerindendi. İşi gereği  İzmir ve İstanbul’a sık sık  gitmekte ve bu vesile ile büyük şehirlerin mimari eserlerini yakından inceleme olanağı bulmaktaydı.  Gezdiği  yerlerde gördüğü konaklara uygun bir ev  yaptırmak ister. Dönemin meşhur mimar ve ustalarını getirerek beş yıllık bir uğraş  sonunda bu konağı tamamlar. Bu sırada  Çakırağa, biri İstanbul’lu diğeri İzmir’li olan iki hanımla evlenmiştir. Konak içinde  onların  ayrı bölümlerde  yaşamalarına elverişli  iki daire  ayırıp, bunlara   İzmir ve İstanbul ismini verir. Hanımların şehir  hasreti çekmesini önlemek içinde duvar ve tavanlarına kentlerin görüntüsünü içeren  motifler yaptırır. İzmir dairesi 17 yy İzmir tablo ve minyatürleriyle, İstanbul dairesi ise Boğaziçi konulu  duvar işlemeleriyle süslenir.Çakırağa bu konağı yaptırdıktan yedi sene sonra hastalanıp tedavi amacıyla gittiği İstanbul’da vefat edip, orada defnedilir.
Çakırağa Konağı Ege Bölgesine özgü mimari özellikleri taşıması açısından önemli özellikleri olan üç katlı bir binadır. Konağın iç  avlusuna  kagir bir kapıdan geçilerek girilir. Taş plaka ile  kaplı olan zemin katında, hizmetli, bekçi, misafir bekleme odası ile ahır ve samanlık bulunur. Zemin kattan yukarıya tahta bir merdiven ile çıkılır. Burada beş adet  oda ve tuvaletler bulunur. Salonunun içinden geçen tahta bir merdiven ile yazlık olarak kullanılan üst kata çıkılır. Zemin üstündeki iki kat tamamen ahşaptır.Bu kısımlarda çivi kullanılmamış, birbirine geçme tahtalar ve bunların arasını dolduran çeşitli dolgu malzemelerinin yardımıyla yapılmış.
Konak’ta  her odanın tavanı başka renk ve değişik motiflerle süslü.
 Uzun  süre bakımsız ve harap olan konak , Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1995 yılında  onarımı tamamlanarak   görüşe   açıldı. Ziyaret saatleri pazartesi hariç her gün 8.30 – 17.30 arası.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder