Türklerin eline geçtikten sonra Aydınoğulları Beyliğinin önemli bir merkezi olur. Osmanlı yönetimine geçmesi Yıldırım Bayezid devrine rastlar. Osmanlı yönetimi altında Birgi, önemli ticaret ve kültür merkezi olarak tanındı.17yy başlarında bu bölgede aktif olan Celali İsyanları nedeniyle oluşan kargaşalıktan bıkan şehir halkı o dönemde hızla gelişmekte olan Aydın ve İzmir’e göç etmek zorunda kalır. Şehir boşalır. 1870 yılına gelindiğinde ise Birgi bir büyük bir köy görünümündeydi.
Devrin ünlü gezgini
Evliya Çelebi bölgenin en önemli şehri olarak
tanımladığı Birgi’ye
uğrar. Çelebi’nin verdiği
bilgiler ilgi çekicidir . O sıralarda Birgi Aydın sancağına bağlı bir ilçe
olup, iki tarafında derin uçurum olan
bir bayır üzerinde kurulu birde kalesi
vardı. Celali isyanları sırasında kaleyi
ele geçiren Celali Cennetoğlu burayı kendisine merkez yaparak çevreyi haraca
kesip bir müddet burada hüküm sürer. Kuyucu Murat Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu bölgedeki Celali İsyanlarını bastırdıktan sonra bir daha bu amaçla kullanılmaması
için bu kaleyi yıkar.
Evliya Çelebi
Birgi’yi şöyle anlatır.’ Sarp uçurumlu bayırın üzerinde bulunan kale surlarının içerisinde 400 tane hane bulunuyor.
Bu evler şehrin en mamur ve müreffeh haneleri. Aşağı Mahalle
denilen bölümde ise 2400 tane ev saydım. Buranın nüfusunun 15000 kişi olduğunu
tahmin ediyorum. Ayrıca 7 okul 200 dükkan büyük bir çarşı ve pazar yeri dikkatimi çekti.
Evlerin tamamına yakını bahçe içerisinde.
Bahçelerde kiraz, incir, limon, turunç ağaçları ve bol miktarda üzüm bağları var. Beyaz iplik
imalatı ve ticareti oldukça gelişmiş.’ diye yazmış. Aynı tarihlerde
Birgi’yi gezen Texier adındaki Amerikalı gezgin ise gördüklerini şöyle anlatmış
‘ Yeşillikler içerisinde bir şehir. Ağaçlar, üzüm bağları, meyve bahçeleri bu
yeşilliği oluşturan başlıca unsurlar. Bir dere üzerine kurulmuş olan köprü
şehrin iki yakasını birleştirmiş. Sokaklarında bol miktarda bulunan ağaçlar gölgelik
oluşturuyor. Evler temiz. Renk renk boyalı. Öteki Anadolu kasabalarına
benzemeyen bir temizlik ve zenginlik hemen seziliyor.’
Şehir 1920-1922
yılları arasındaki Yunan işgali sırasında çok zarar görür. Yunanlılar bölgeden çekilirken tüm Birgi’yi
yakarlar.Tarihi eserler ve evler yıkıldı, yağmalandı.Bu tarihten sonra Birgi’de
yaşayanlar iyicene azaldı.
ÇAKIRAĞA KONAĞI
Çakırağa Konağı 17yy’ da inşa edilmiş bir mimarlık şaheseri olarak kabul edilir.
Çakırağa diye anılan Mustafa Çakır, Birgi’nin sayılı zenginlerindendi. İşi
gereği İzmir ve İstanbul’a sık sık gitmekte ve bu vesile ile büyük şehirlerin
mimari eserlerini yakından inceleme olanağı bulmaktaydı. Gezdiği yerlerde gördüğü konaklara uygun bir ev yaptırmak ister. Dönemin meşhur mimar ve
ustalarını getirerek beş yıllık bir uğraş sonunda bu konağı tamamlar. Bu sırada Çakırağa, biri İstanbul’lu diğeri İzmir’li
olan iki hanımla evlenmiştir. Konak içinde onların
ayrı bölümlerde yaşamalarına
elverişli iki daire ayırıp, bunlara İzmir
ve İstanbul ismini verir. Hanımların şehir hasreti çekmesini önlemek içinde duvar ve
tavanlarına kentlerin görüntüsünü içeren motifler yaptırır. İzmir dairesi 17 yy İzmir tablo
ve minyatürleriyle, İstanbul dairesi ise Boğaziçi konulu duvar işlemeleriyle süslenir.Çakırağa bu
konağı yaptırdıktan yedi sene sonra hastalanıp tedavi amacıyla gittiği İstanbul’da
vefat edip, orada defnedilir.
Çakırağa Konağı Ege
Bölgesine özgü mimari özellikleri taşıması açısından önemli özellikleri olan üç
katlı bir binadır. Konağın iç avlusuna kagir bir kapıdan geçilerek girilir. Taş plaka
ile kaplı olan zemin katında, hizmetli, bekçi,
misafir bekleme odası ile ahır ve samanlık bulunur. Zemin kattan yukarıya tahta
bir merdiven ile çıkılır. Burada beş adet
oda ve tuvaletler bulunur. Salonunun içinden geçen tahta bir merdiven
ile yazlık olarak kullanılan üst kata çıkılır. Zemin üstündeki iki kat tamamen
ahşaptır.Bu kısımlarda çivi kullanılmamış, birbirine geçme tahtalar ve bunların
arasını dolduran çeşitli dolgu malzemelerinin yardımıyla yapılmış.
Konak’ta her odanın tavanı başka renk ve değişik motiflerle
süslü.
Uzun
süre bakımsız ve harap olan konak , Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından 1995 yılında onarımı tamamlanarak görüşe açıldı.
Ziyaret saatleri pazartesi hariç her gün 8.30 – 17.30 arası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder