AYAYORGİ
Ayayorgi
Çeşme’nin en güzel sahillerinden birisidir.Gitmeyi düşünürseniz, Dalyanköy’e
giden yolda sağ tarafta kalan Ayayorgi levhasını kaçırmamanızı öneririm. Dar
ve toprak olan yol sizi şaşırtmasın
biraz sabrederseniz Çeşme’nin en güzel koylarından birisine ulaşacaksınız. Kışın oldukça sakin olan Ayayorgi yazın mavi bayraklı plajı, cafe ve restoranlarıyla muhteşem bir
kalabalığa ev sahipliği yapar.
Ayayorgi hristiyanlığın Avrupa’da ilk
yayıldığı zamanlarda ünlü Roma İmparatoru Diodetanius zamanında yaşamış olan
bir askerdi. Çok cesur ve korkusuz olduğundan bahsedilen Ayayorgi’nin bir
ejderhayı öldürdüğüne inanılır. O zamanlarda Roma imparatoru ve etrafındakiler
tek tanrılı dinler öncesi pagan adıyla anılan ve doğa güçlerini kutsal kabul
eden bir inanışın yoğun etkisi altında kalmışlardı. Bu dönemlerde hristiyanlığı kabul eden ve dini inanışlarını
yaymaya çalışan Ayayorgi’nin kendi saltanatları için büyük
bir tehlike olacağını düşünürler.
İmparator Diodetanius bu kişinin hemen yakalanması için özel bir ferman çıkartır. Bir kilisenin içerisinde dua ederken yakalanan
Ayayorgi’ye uzun bir süre işkence uyguladıktan
sonra idam edilir. Dini inanışlarının ölümüne
sebep olması hristiyanlar için
önemli bir kişi olarak bilinmesini sağlar.Bu nedenden Ayayorgi ismi pek çok
kilise ve manastıra verilmiş. Çeşmede ki bu güzel koy’da ismini bu bölgedeki Rum yerleşimi sırasında inşa
edilmiş aynı isimdeki büyük bir manastırdan alır. Yer olarak koyu tam
olarak gören bir yükseltinin üzerindedir. Ayayorgi çıkış yolunun sağ tarafında
tepeye doğru giden dar yol izleyin.Yaklaşık yüz metre sonra manastırın
kalıntısına varırsınız.Bu
bölgedeki enfes manzarayıda uzun uzun seyretmenizi tavsiye ederim. Manastırın
çevresinde ve etrafındaki geniş bir alanda Çeşme taşından yapılmış ufak evler
dikkat çeker. Bunlar manastırın aktif olduğu zamanlarda buralarda oturan
rahibelere ait evlerdir. Eski zamanlarda büyük manastırların çevresinde tek
odalı ufak evlerde rahibeler yaşardı. Ayayorgi koyunun çevresinde bulunan bu
evciklerin çoğuna civarda yaşayanlar
tarafından bir çok ilaveler yapılarak bağ evine, bazıları da ahıra dönüştürülmüş.Bu nedenden çoğu ilk görünümünü kaybederek özelliğini
yitirmişler. Manastır ve bu evlerin hazine arayanlar tarafından kazılarak harap
edilmeleri ise üzücü olan diğer bir konu olsa gerek.
A Y A S A R A N D A
Ayasaranda
ismini Rum yerleşimi zamanında burada bulunan bir kiliseden almıştır. Ayasaranda
hristiyan inanışına göre kırk azizler anlamına gelir. Bulunduğu bölgede
bulunanlara huzur verdiğine ve inançlarını
arttırdığı düşünülerek bir çok kilise ve manastıra bu isim verilmiştir. Ulaşım
için Çeşme’den Dalyanköy’e giden yolun üzerinde göreceğiniz tek
yükselti olan Kızıltoprak
tepesinin tam karşısında kalan dar
asfalt yol izlenmelidir. Kısa bir
yolculuk sonrasında güzel,sevimli aynı zamanda mavi bayraklı olan bu plaja
ulaşılır. Ayasaranda koyuna ulaşınca
burada bulunan büyük bir otelin sol tarafında kalan deniz kıyısını biraz
incelemenizi öneririm. Çeşme’ye özgü kireç taşlarının deniz etkisiyle
oluşturduğu ve genellikle sarkıt dikit şeklindeki oluşumlarının ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Özellikle gün
batımında taşlardan yansıyan renk
karmaşası bu görüntüyü izleyenleri adeta büyüler. Rum yerleşimi zamanında bölgede yoğun olan üzümcülüğün günümüze
ulaşan belki de tek bulgusu tarlalar arasında o zamanlardan kalan bağ evleridir.
Ayasaranda koyunun ikinci kısmını oluşturan plaja Dalyanköy yolunun sol tarafındaki dördüncü
sapaktan deniz kıyısına kadar giden yol
izlenerek ulaşılır. Sahile yaklaşırken etrafa biraz dikkatli bakmanızı tavsiye
ediyorum. Neden mi? Çünkü bu koya ismini veren kilise burada..Ama bulmanız
biraz zor. Bazı şahıslar bu kilisenin Çeşme taşından yapılmış duvarlarının
üzerini beton yığınları ve biriket duvarlarla kaplamış. Buna rağmen bu kiliseyi
bulursanız her şeye rağmen günümüze ulaşmış olan mahzenini, merdivenlerini ve
geniş holünü her tarafı doğal taşlardan
yapılmış bahçe ve bina duvarlarını görebilirsiniz. Kilisenin bulunduğu
yamacın denizle birleştiği plaj kısmı
pek çok renkli çakıl oluşturduğu uzun bir sahildir.
Karşınızda
gördüğünüz büyük ada Sakız Adası, onun yanındaki iki küçük ada ise koyun
adalarıdır. Ayasaranda ile Sakız Adası arasında kalan bölge ise Sakız boğazı
olarak bilinir. Stratejik önemi olduğu
bilinen bu bölge
1770 yılındaki
Osmanlı-Rus deniz savaşı sırasında pek çok çarpışmanın yaşandığı bir yerdir. Savaş
sırasında şehit düşen denizciler
Ayasanda kıyılarına gömülmüşler. Bu bölgede şehit düşenlerin anısına
dikilen taş zaman içerisinde
kaybolmuştur.
Ayasaranda koyundan ayrılırken Çeşme yönüne doğru giden yol Çeşme körfezinin panoramik görüntüsünün limanın
ve Çeşme’de gün batımının en güzel izlendiği yer olan manzara tepesinden geçer.
Bu yoldan giderseniz burada bir mola vermenizi tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder