Sazak, konum olarak Karaburun yarımadasının batı
kısmında, Sakız Adasının tam karşısında yer alan eski bir Rum köyüdür. 1923
yılında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan mübadele anlaşmasıyla burada yaşayan
Rumlar bölgeden ayrılıp Sakız adasına
göç edince köy tamamen boşaldı.İlk olarak eski sahipleri tarafından
götürülemeyen ev eşyaları daha sonra kapı ve pencereler,kiremitler,bahçe çitlerine
kadar her şey talan edilince köy bu günkü yalnızlığına
itilmiş oldu.Rum yerleşimi zamanında
yamaç kısmında kalan verimli topraklarında uzun yıllar boyunca başta üzüm ve
zeytin olmak üzere tarım işlemeciliği
yapılırdı. Bu bölgenin üzümlerinden yapılan pekmez ve şarapların oldukça tanınmış olduğu biliniyor.
Sahil kısmında bulunan fakat günümüze ulaşamamış iskelesi zamanında balıkçılık
ve ticaret amacıyla kullanılmış.
Sazak Köyüne
gitmek için ilk istikametimiz olan Karaburun’dan
Yeni Liman yönüne doğru yolumuza devam ettik. Burada kısa bir mola verip bölgeyi iyi bilen yaşlı
bir beyden ulaşım için gerekli bilgileri
sağladık. Öğrendiklerimize göre bundan sonraki hedefimiz
Haseki ve devamında Sarpıncık köyü. Köylerin
bitiminde ise sol taraftaki asfalt yolu izlemek gerekli. Başka bir yerleşime rastlamadan Ildır yönüne devam ediyoruz. İlginç bir
coğrafya .Ekili olmayan çok büyük bir arazi gözümüz önünde alabildiğince
uzanıyor. On dakika kadar bu yolda
gittikten sonra sağ tarafımızda Sazak köyü gözüktü. Arabamızı yol kenarına bırakıp yirmi
dakikalık bir yürüyüş ile köye ulaştık. İlk
gözümüze çarpan duvarları yıkık
yaklaşık seksen kadar ev ile bunların
aralarındaki dar sokaklar oldu. Tüm evlerin arka kısmında kış aylarında
yağmur sularının biriktiği sarnıçlar var.
O zamanlarda su problemi ciddi bir sorun
olsa gerek. Köylülerin dini gereksinimlerini karşılamak için yapılmış küçük bir şapel merkez sayılabilecek bir bölgede konuşlanmış. Tüm evler denizi ve Sakız Adası
gören bir yamaç üzerinde.Köyün çevresindeki
tarıma elverişli topraklar bu gün için boş. Köy evlerin büyük kısmı iki katlı olarak yapılmasına karşın zamanla bu
iki katı bir birinden ayıran tahtalar
yıprandığından üst kat, attakinin
üzerine çökmüş. Eski Rum köylerinde evler genellikle bu şekilde yapılırdı. Giriş
katı hayvanların barınması için üst
katları ise ikametgah amaçlı kullanılırdı.
Sazak
köyünde evler birbirlerine çok yakın. Bu yerleşim şekli eski zamanlarda sineklerden korunmak için bir
çözümdü. Arazi tepe üzerinde olmasına karşın özellikle yaz aylarında yoğun bir
sivrisinek istilasına uğradığı biliniyor. Evlerin bu kadar yakın yapılanmasıyla
sivrisineklerden nasıl korunulur ? diye bir araştırma yapınca şöyle bir sonuçla
karşılaştım. Sokaklarda yakılan tezekten
çıkan kokunun yakın çevresinde bulunan
evlerdeki sinekleri kaçırdığı biliniyor. Tezeği idareli kullanmak ve en
üst düzeyde verim almak amacıyla Sazak Köyünde evler birbirine yakın yapılandırılmış.
Köyün dar
sokaklarında gezdik, evlerin yaklaşık
tamamının fotoğrafını çektik. Dağ başında herkes den uzak kurulmuş, civarın en
büyük Rum Köyü..Bu gün için yalnız…Ziyaret ederseniz tarih ve doğayı bir arada görme olanağı
bulacaksınız. Hoşunuza gideceğine eminim. Dönüş yolumuz Küçükbahçe üzerinden Ildır ve Çeşme oldu. Ildır’a
gelince kırmızı taşlar kenti Eritrai’yi
görmeden olmazdı.Gelmişken orayı da gezdik.Pek bilinmeyen bu antik kenti başka
bir yazımda anlatmak dileğiyle bu günkü gezimizi bitiriyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder