26 Temmuz 2014 Cumartesi

TIRNOVA CADISI


Osmanlı İmparatorluğunun resmi gazetesi olan  Takvim-i Vakaayi’nin  1833 tarihli  68. Sayısında  Tırnova şehri  kadısı Ahmet Şükrü Efendinin İstanbul’a gönderdiği bir rapor  yayınlanır. Gazetedeki   yazı şöyleydi.
‘Tırnova’da ( Tırnova bu günkü Bulgaristan sınırları içerisinde kalan bir şehirdir.)bir cadı türemiştir. Gün battıktan sonra evlere girerek evin deposunda bulunan un, yağ ,bal gibi yiyecekleri yerlere döktüğü ve bazen de içlerine toprak karıştırdığı görülmüştür. Evdeki yorgan, şilte ve bohçaları açıp, didikler ve dağıtır. Hiç kimse onu göremediği gibi bazen insanlara saldırarak zararlar vermektedir. Bu olaylardan   korkan iki mahalle halkı evlerini bırakarak başka şehirlere göç ettiler. Tüm  halk burada bir cadı bulunduğuna inanmıştı. Bunun  üzerine İslimiye kasabasında yaşayan ve cadı yakalamakta usta olduğu söylenen Nikola ismindeki şahıs  Tırnova’ya getirildi. Bu kişi elinde bulunan  resimli bir tahta  ile  mezarlığa gider ve bunu  parmağı üzerinde çevirir. Tahtadaki resim hangi mezara doğru bakarsa cadının o mezardan çıktığını anlarmış.Bu işlemi uygulamak için şehir halkından oluşan büyük bir kalabalık ile şehir mezarlığına gidildi. Nikola tahtayı çevirince bunun üstündeki resim sağlıklarında yeniçeri ocağının zorbalarından olan Tetikoğlu Ali Alemdar ile Abdi Alemdar denilen iki kişinin mezarını gösterdi. Bunlar sağlıklarında her türlü kötülüğü yapmış hırsız, katil ve serseri kimseler olup  yeniçeri ocağı kaldırıldığı zamanlarda  vefat etmişlerdi. Yaşarken yaptıkları yetmezmiş gibi öldükten sonrada halka zarar verdiği söylenen  bu kişilerin cadı  oldukları söylentisi kulaktan kulağa bütün  şehre yayıldı.Halk  galeyana gelip   cenazeleri mezardan çıkartarak  karınlarına birer kazık çaktı. Kalplerini de   çıkartılıp  bir kazan suyun içerisinde kaynatıldı. Bunların yeterli olmadığını düşünenler iki  cesedi mezarlıkta yaktı. Böylece herkes bu cadılardan kurtuldu.’diyerek yazısını sonlandırır.
                             PEKİ    GERÇEK    NEYDİ  ?
Aslında bu yazılanların gerçekle bir ilgisi yoktu. Bu anlatılan olayda Sultan 2.Mahmut’un 1826 yılında  kaldırdığı Yeniçeri Ocağının halk üzerindeki etkilerini köreltmek amacıyla düşünülmüş bir komploydu. Resmi bir gazetede bu haberin yayınlanmasıyla halkı yeniçerilikten soğutmak ve yeniçerililik kavramını halkın düşüncesinden  atmak amacıyla bir cins olumsuz  propaganda yapılmış oldu.
Bu yazısı nedeniyle padişah tarafından taktir edilen Tırnova Kadısı Ahmet Şükrü Efendi bol miktarda altın ile ödüllendirildi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder