31 Temmuz 2014 Perşembe

ŞEKER HASTALIĞI


Şekerli diabet veya tıp deyimiyle diabetes mellitus kanda şeker (glikoz) seviyesinin artışı ile karakterize bir metabolizma hastalığıdır. Hastalığa pankreas bezi tarafından salgılanan insülin hormonunun azlığı veya yokluğu neden olur.
Şeker hastalığı tarihin çok eski zamanlarından beri biliniyordu. Hastalığa diabet ismini 2000 yıl kadar önce Romalı hekim Areteaus vermişti. 1859’ da bu hastalıkta kanda glikoz seviyesinin yükseldiği saptandı. Bundan yaklaşık on yıl kadar sonra ise bu hastalığının nedeninin insülin noksanlığı olduğu görüldü. 1920 li yıllarda ise ilk defa insülin tedavisine başlandı.

Sıklığı : Diabet sık rastlanan bir hastalıktır. Yaş ilerledikçe görülme oranı artar. 55-65 yaş aralığında görülme sıklığı 100 kişide 7-8 civarındadır. Genetik olarak aile fertlerine geçtiği kabul edilir. Anne veya babanın birinde hastalık olmasında çocuklarında diabet olasılığı % 30 , her ikisinde de bulunması halinde ise bu oran % 65 olarak saptanmıştır.

Diabetin belirtileri : Hastalığın üç esas belirtisi vardır. Bunlar çok idrara çıkma ( poliüri), çok yemek yemek ( polifaji) ve su içme ( polidipsi) dir. Kan şekerinin yükselmesi idrara çok miktarda şekerin geçmesine neden olur. İdrara geçen bu şeker kendisi ile birlikte çok miktarda suyu da beraber sürüklediğinden idrar miktarında çoğalmaya neden olur. Dokular arası sıvının yüksek glikoz konsantrasyonu susuzluk hissini uyandırıp çok su içilmesine neden olur. Sürekli idrarla şeker kaybedilmesi nedeniyle enerji gereksinmesi sağlanamadığından diabetli hasta bunu gidermek amacıyla normalden fazla yemek yer. Kişi sürekli olarak halsizdir.Kas spazmları, görme bozuklukları, baş dönmesi ve adet düzensizlikleri sık olarak görülür.Hastalık ilerledikçe kilo kaybı kaçılmaz bir bulgu olarak ortaya çıkar.

Diabetin komplikasyonları: Hastalık tedavi edilmediği taktirde çeşitli ek hastalıklara yol açar. En belirgin olanları damar sistemi üzerinde görülenlerdir. Başlıca etkilenen göz ve böbrek damarlarıdır. Zaman içerisinde çeşitli derecede göz bozukluklarının nedeni olabildiği gibi görme yeteneğinin tamamen kaybolmasına da sebep olabilir. Ayrıca böbrek damarlarında oluşan hasar zaman içerisinde böbrek yetersizliğine dönüşür. Diabetli hastalarda damar sertliği olarak bilinen ateroskleroz’un daha çabuk geliştiği saptanmıştır. Sinir sistemi üzerindeki olumsuz etkileri duyu ve his kaybına yol açar. Bu oluşunca ayakta karıncalaşmalar, düzensiz ağrılar ve refleks azalması gibi şikayetlerle kendisini belli eder. Kanın geç pıhtılaşması, çeşitli deri lezyonları, enfeksiyonlara direncin azalması ve diabet koması tedavi olmamış hastalarda görülebilecek bulgulardır. Gebelik şeker hastalığını ortaya çıkışını kolaylaştırıcı bir faktördür. Bu nedenle hamilelerde diabet araştırılması yapılması gereklidir.

           Şeker hastalığının tanısında kullanılan başlıca testler
Açlık kan şekeri tayini : 8 ile 12 saat arası aç kalındıktan sonra alınan kanda şeker düzeyi 70 – 110 mg/dl arasında olmalıdır. 130 mg/dl üzerindeki değerler ciddi olarak araştırılmalıdır.
Tokluk kan şekeri : Karbonhidratlı bir yemekten iki saat sonra kandaki şeker düzeyidir. İyi çalışan bir pankreas bu sürede kan şekerini açlık sınırları içerisine çeker.
Şeker yükleme : 50,75 veya100 gr şeker verildikten sonra çeşitli zamanlarda bakılan kan şekeri düzeyidir. Hamilelerde genellikle 50 gr yeterli görülür.
Kanda İnsülin düzeyi : Açlık veya tokluk insülin düzeyinin ölçülmesi bu hormon hakkında fikir sahibi olunmasını sağlar.
İdrarda şeker ve keton tayini : Kandaki glikoz düzeyi 180 mg/dl düzeyini geçtikten sonra böbrek eşiğini aşarak idrara geçer. Şeker hastalarında idrarlarında keton görülmesi şeker komasına yaklaşıldığını gösteren bulgulardan bir tanesidir.
HbA1C : Hemoglobin A1C analizi son üç aydaki kandaki şeker düzeyi hakkında bilgi sahibi olunmasını sağladığından tanıda ve tedavinin gidişatını izlemede kullanılan değerli bir testtir.
İdrarda Mikroalbümin : Bir kerede alınan veya 24 saatlik idrarda bakılan mikroalbümin düzeyi bu hastalıktan böbreklerin etkilenip etkilenmediğini gösteren ilk bulgulardan birisidir.


Tedavisi : Diabet hastalığının tedavi edilmesi şarttır. Tedavi edilmediği taktirde komaya kadar gidebilen olumsuzluklar olabildiği gibi karşılaşılan komplikasyonlar kişiyi kaliteli bir yaşam düzeyinden yoksun bırakır. Tedavinin amacı hastanın uygun bir kiloda kalması ve kan şekeri düzeyinin normal sınırlar içerisinde tutulmasıdır. Tedavi sırasında hipoglisemiden de kaçınmak gerekir. Diyabetli kişilere hastalık açık açık anlatılmalı tüm ayrıntılar konusunda bilgi verilmelidir. Hastanın da doktor tarafından belirlenecek özel Diyet’e uyması gerekir. Bu çok önemli bir kuraldır. Hasta yaşantısında şekerli gıdalardan kaçınıp suni tatlandırıcılar kullanmaya alışmalıdır. Bunun haricinde kan şekerini düşürücü etkisi olan ağızdan alınan ilaç , ilerlemiş hastalarda ise insülin tedavisi gereklidir. Böyle durumda hastaya insülin yapmayı da öğretmek gereklidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder