Çeşme’ye
ilk olarak 1960’lı yıllarda gittiğimizi hatırlıyorum …
Birçok kişi gibi arabamızı Ilıca plajının kenarında park
eder,oradan denize girip akşam üstü İzmir’e geri dönerdik. O
zamanlarda plajının etrafını çeviren ne bir duvar vardı
nede yanından geçen doğru dürüst bir yol. Kooperatif evlerinin
bahçelerinde veya bu evlerin sonlandığı sokakların
bitimlerinde kum yığınları olduğunu, bir iki bakkal ve manav
haricinde alış veriş yapacak hiçbir yer olmadığını
hatırlıyorum.
O
günlerden bu günlere Çeşme inanılmaz büyüdü.
Gelişti .Türkiye’nin bir numaralı turizm beldesi oldu. Artık
onlara yaklaşan 5 yıldızlı otele,14 tane mavi bayraklı plaja ve
dünyanın en iyi sörf merkezlerinden birisine sahip. Yaz aylarında
yurdumuzun her yerinden ve dünyanın pek çok ülkesinden gelen
ziyaretçilerin tatil tercihi artık bu bölge. İzmir Çeşme
arası ulaşım Türkiye’nin en iyi otoyollarından birisi ile
sağlanıyor.Çeşme ve Alaçatı’nın içerisinde dolaşmak çok
keyifli ve eğlenceli. Yüzlerce restoranı,bir çok alışveriş
merkezi ,her istediğinizi bulabileceğiniz dükkanları gelen
misafirlerini ağırlamaya hazır.
Diğer
yandan 12 İon kentinden birisi olan, kırmızı taşlar şehri
Eritrai ise kaderine terkedilmiş bir görünümde. Çeşme’ye
gelenler bu antik şehrin varlığını dahi bilmiyorlar.
ÇEŞME
İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALARIM
Çeşme
hakkında merak ettiklerimi araştırırken gördüm ki, Çeşme
hakkında yazılmış ne bir kitap var, nede yapılmış bir
araştırma. O zaman bu çalışmayı ben yapayım diye düşündüm.
Bilirsiniz kaynak olmayınca araştırma yapmakta zordur. Bunu
aşmak için Çeşmeyi bildiğini düşündüğüm pek çok kişiye
bir şeyler sormak, yüzlerce kere bu bölgeye gitmek vede 2000 ‘e
yakın fotoğraf çekmek gerekti. Öğrendiklerim, bildiklerim
karşısında şaşkına düşmeme neden oldu. Ne kadar çok
bilinmeyen varmış meğerse... Tamamı sadece ARKEOLOJİ GEZGİNLERİ
blogumda yayınlanacak olan Çeşme ile ilgili yazılarımda, bu
araştırmanın tamamını okuyabilirsiniz.
Çeşme’ye
gidiyoruz.....Sizde gelin,eminim Çeşme’yi eskisinden daha çok
seveceksiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder