Geceleri
uyandığım zamanlarda evimizin karşı sırasındaki
apartmanın beşinci katındaki bir odanın sürekli yanan ışığı dikkatimi
çekerdi. Orada ders çalışan bir öğrenci olduğunu düşünürdüm.
Oraya
baktıkça kendi öğrenciliğimi hatırlardım. Geceleri ders çalışmanın daha verimli
olduğunu bildiğimden geç saatlere bazen
de sabaha kadar ders çalışır öyle okula öyle giderdim. Ders çalışan çocuk
öğrencilik anılarımı canlandırır o
anılar kendimi daha iyi hissettirip
yüzümde bir tebessüm oluştururdu.
Bir gün evinin
balkonunda gördüm. Daha sonrada pek çok kez
dışarıda rastladım. Yaklaşık 20-22 yaşlarındaydı. Ütülü pantolonu, daima
boyalı ayakkabıları, temiz kıyafeti çok düzenli bir kişi olduğunu hemen belli
ediyordu. Saçlarını hep aynı yöne doğru tarardı. Sakal ve bıyığı yoktu. Omzuna
astığı ve içerisinde bilgisayarı ile okul kitapları olduğunu düşündüğüm bir çantası
vardı.
Geceleri
uyandığım zamanlarda odasında yanan ışığı gördüğümde gelecek nesil keşke hep böyle olsa derdim.
Bir
mayıs sabahıydı
Hiç
unutmuyorum bir mayıs ayıydı. Sabah işe gitmek için erken saatlerde evden
çıkarken karşı apartmanın önünde bir cenaze arabası gördüm. Orada yaşayan yaşlı bir çift vardı. Onlardan birisinin
vefat ettiğini düşündüm. Allah rahmet eylesin, kalanlara sabır kuvvet versin
deyip yoluma devam
ettim.
Endişelendim
O sene yaz
mayıs ayından başlamıştı. Hava sıcak ve sıkıntılıydı. Sıcaktan gece uyuyamadım.
Biraz hava almak için balkona çıktım. Ders çalışan çocuğun sınıf geçme
sınavları yaklaşıyordur. Mutlaka ders çalışıyordur diye düşündüm. Oraya doğru
baktım. Işığı yanmıyordu. Ertesi gün daha ertesi gün gene baktım. Işık
yanmıyordu. Bir anda aklıma birkaç gün
önce gördüğüm cenaze arabası geldi. Yoksa kötü bir şey mi oldu diye düşündüm. Bu endişe uykumu kaçırdı. Sıkıntı ile sabahın
gelmesini bekledim. Gün ağarmaya
başlayınca ilk işim karşı apartmanın
kapıcısını bulmak oldu. Ona beşinci katta oturan çocuğu sordum. Üç gün önce
vefat ettiğini söyledi. ‘Neden?’ diye sordum.
‘Bildiğim kadarıyla hızlı seyreden lenf kanseri hastalığına yakalanmış. Yazık çok gençti’ diye sözlerine
devam etti. Hastalığını biliyormuş. Çaresi olmadığını da .. Kısa bir süre sonra
öleceğini bilmesine rağmen vefat ettiği güne
kadar okuluna gitmiş. Eminim son güne kadar derslerini de çalışmıştır. Hiç
ölmeyecek gibi giyinmiş, pantolonunu
ütülemiş, saçlarını her zamanki gibi taramıştır.
Geleceğimizi
emanet edebileceğimizi düşündüğüm genç
bir fidan kısa bir sürede aramızdan ayrılıp sonsuzluğa karışmış..
Ders çalışan çocuğu hatırladım
Oturduğu ev
bir müddet kapalı kaldıktan sonra başkaları
daha sonra bir başkaları taşındı.
Geçen gece uyandığımda
balkondan dışarı baktım. Aynı apartmanın aynı odasının ışığı yanıyordu. Ders
çalışan çocuğu hatırladım. Vefat edeli
on beş veya yirmi yıl olmuştu. Çok
genç pırıl pırıl bir gençti. Üniversite
öğrencisiydi. Örnek bir insandı. 20 yaş civarında vefat etti. Onu
hatırlayınca üzüldüm. Boğazımın
kuruduğunu gözümün sulandığını hissettim. Ölmemeliydi dedim kendi
kendime..Ölmemeliydi…..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder