26 Temmuz 2014 Cumartesi

O GENCE ÇOK ACIDIM

Geceleri uyandığım zamanlarda evimizin karşı sırasındaki  apartmanın beşinci katındaki bir  odanın sürekli yanan ışığı dikkatimi çekerdi.  Orada ders çalışan bir öğrenci  olduğunu düşünürdüm.
Oraya baktıkça kendi öğrenciliğimi hatırlardım. Geceleri ders çalışmanın daha verimli olduğunu bildiğimden   geç saatlere bazen de sabaha kadar ders çalışır öyle okula öyle giderdim. Ders çalışan çocuk öğrencilik anılarımı canlandırır  o anılar kendimi daha iyi hissettirip  yüzümde bir tebessüm oluştururdu.
Bir gün evinin balkonunda gördüm. Daha sonrada pek çok kez  dışarıda rastladım. Yaklaşık 20-22 yaşlarındaydı. Ütülü pantolonu, daima boyalı ayakkabıları, temiz kıyafeti çok düzenli bir kişi olduğunu hemen belli ediyordu. Saçlarını hep aynı yöne doğru tarardı. Sakal ve bıyığı yoktu. Omzuna astığı ve içerisinde bilgisayarı ile okul  kitapları olduğunu düşündüğüm bir çantası vardı.
Geceleri uyandığım zamanlarda odasında yanan ışığı gördüğümde  gelecek nesil keşke hep böyle  olsa derdim.

                                 Bir  mayıs  sabahıydı
Hiç unutmuyorum bir mayıs ayıydı. Sabah işe gitmek için erken saatlerde evden çıkarken karşı apartmanın önünde bir cenaze arabası gördüm. Orada yaşayan  yaşlı bir çift vardı. Onlardan birisinin vefat ettiğini düşündüm. Allah rahmet eylesin, kalanlara sabır kuvvet versin deyip yoluma devam ettim.

                                      Endişelendim
O sene yaz mayıs ayından başlamıştı. Hava sıcak ve sıkıntılıydı. Sıcaktan gece uyuyamadım. Biraz hava almak için balkona çıktım. Ders çalışan çocuğun sınıf geçme sınavları yaklaşıyordur. Mutlaka ders çalışıyordur diye düşündüm. Oraya doğru baktım. Işığı yanmıyordu. Ertesi gün daha ertesi gün gene baktım. Işık yanmıyordu. Bir anda aklıma  birkaç gün önce gördüğüm cenaze arabası geldi. Yoksa kötü  bir şey mi oldu  diye düşündüm. Bu  endişe uykumu kaçırdı. Sıkıntı ile sabahın gelmesini bekledim.  Gün ağarmaya başlayınca  ilk işim karşı apartmanın kapıcısını bulmak oldu. Ona beşinci katta oturan çocuğu sordum. Üç gün önce vefat ettiğini söyledi.  ‘Neden?’ diye sordum. ‘Bildiğim kadarıyla  hızlı seyreden  lenf kanseri hastalığına  yakalanmış. Yazık çok gençti’ diye sözlerine devam etti. Hastalığını biliyormuş. Çaresi olmadığını da .. Kısa bir süre sonra öleceğini bilmesine rağmen  vefat ettiği güne kadar okuluna gitmiş. Eminim son güne kadar derslerini de çalışmıştır. Hiç ölmeyecek gibi giyinmiş, pantolonunu  ütülemiş, saçlarını her zamanki gibi taramıştır.

Geleceğimizi emanet edebileceğimizi düşündüğüm  genç bir fidan kısa bir sürede aramızdan ayrılıp sonsuzluğa karışmış..

                       Ders çalışan çocuğu hatırladım

Oturduğu ev bir müddet  kapalı kaldıktan sonra başkaları daha sonra bir başkaları taşındı.                     
Geçen gece uyandığımda balkondan dışarı baktım. Aynı apartmanın aynı odasının ışığı yanıyordu. Ders çalışan çocuğu  hatırladım. Vefat edeli on beş veya yirmi yıl olmuştu.  Çok genç  pırıl pırıl bir gençti. Üniversite öğrencisiydi. Örnek bir insandı. 20 yaş civarında vefat etti. Onu hatırlayınca  üzüldüm. Boğazımın kuruduğunu gözümün sulandığını hissettim. Ölmemeliydi dedim kendi kendime..Ölmemeliydi…..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder