3 Ağustos 2014 Pazar

URLA'DA BİLİNMEYEN BİR İBADET ALANI



 Urla’daki  ibadet alanından bir arkadaşım bahsederken çok dikkatli dinlememiştim. Bir  cumartesi  günü ‘yarın hava güzel olacakmış nereye gidelim ?’ diye  konuşurken  burası  aklıma geldi. Telefonla ulaşım için gerekli bilgileri alıp,  ertesi sabah burayı görmeye  karar verdik.
                                    SABAH  ERKENDEN  YOLA  ÇIKTIK
Karaburun ayrımından otobandan ayrılıp Çeşme yönüne doğru yolumuza devam ediyoruz. Bilindiği gibi İzmir Çeşme otobanı yapılmadan önce ulaşım iki şeritli asfalt bir yolla sağlanmaktaydı. 1960’lı  yıllarda kullanıma açılan bu yoldan öncede  dar  ve şose  bir yol bulunuyordu. Urla’dan Çeşme istikametine doğru giderken yolun  sol tarafında  günümüzde sadece patika olarak kalmış eski İzmir-Çeşme yolu  yer yer  fark edilir. Bu  yol Yüksek Teknoloji Ensitüsü  binalarını  geçtikten sonra biraz daha belirginleşip Çeşme'ye kadar devam eder. Üniversite kampüsünü  geçtikten sonra ise dar bir sapak bu eski yola geçme olanağını verir. Bizde merak uyandıran ve pek bilinmeyen ibadet alanına gitmek için bu yola yönelerek   yolculuğumuza başladık.
                                     ESKİ  JANDARMA  KARAKOLU
Tarlaların arasından yola devam ederken  ilk olarak terk edilmiş eski bir  karakol binasıyla karşılaştık. Öğrendiğimize göre bu jandarma karakolu Rum yerleşimi  sırasında çevrenin güvenliğini sağlamak amacıyla kurulmuş. Rumların  bölgeden ayrılmasından sonrada Türk Jandarma  karakolu olarak görev yapıp, Çeşme İzmir arasındaki  yol güvenliğini sağlamanın yanında  kaçakçılıkla  mücadelede  uzun yıllar başarıyla çalıştı. Yeni yol açılınca da  önemini yitirip, zaman içerisinde de terk edilmiş. Fotoğraflarını çektikten sonra arabamızla yola devam ediyoruz.
Bahsettiğim ibadet alanına ulaşmak için  biraz ilerisinde bulunan  çam ormanına doğru yöneliyoruz. Sol tarafımızda  ancak  bir traktörün geçebileceği genişlikte olan  patika yolu bulmamız gerektiği bilgisini almıştık. Bulma konusunda biraz endişelenmeme rağmen  orman içine doğru uzanıp ağaçlar arasında devam eden şirin patikayı görünce tamam dedik burası olmalı. Arabayla gitmeye imkan yok. Buradan sonra yolumuza yaya olarak devam edeceğiz. Telefonlar sinyal alamıyor. İletişim olmadan bir seyahat olacak. Arkadaşıma artık başka bir şey soramayacağız.Dikkatli olup yolu kaybetmemiz gerekli.
                                   ORMAN  İÇİ YOL ÇOK GÜZEL
Çam ağaçları arasında bol oksijen alarak tempolu ve güzel bir yürüyüşe başlıyoruz. Dağ çilekleri çıkmış. Çam ağaçlarının arasından adeta bize gülümsüyor. Bir iki tane tatmadan olmaz. Arkadaşım pastalarda güzel olur bunlar dedi. İlginç geldi. Dağ çilekli pasta şimdiye kadar hiç yememiştim doğrusu. Zaman zaman yolunuza çıkan ufak yokuşları da aşarak ilk etapta  ormanın sonuna  ikinci bölümde ise bu bölgedeki  ovanın bitim yerine kadar yürüdük. Burada  doğru yolu bulmak için  dikkatli olmalıyız. Karşımızda bir  dağ sırası var. Arkadaşım dağın bize bakan cephesindeki  kırık fay hattını  göstergeniz olacak demişti. Bu işaret  sol tarafımızda  kalacak şekilde  yolumuza devam ettik. Tabi buralarda patika yol dahi yok. Çalılık bir arazide yürüyoruz. Ufak çukurlara çok dikkat etmek gerek. Yaklaşık 10 dakika kadar  sonra  çok az kişinin bildiği bu ibadet merkezine  ulaştık. Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji bölümü tarafından geçtiğimiz  aylarda  yörede yaşayan köylülerin  bildirmesi sonucunda buldukları bu ibadet alanının önümüzdeki günlerde  daha çok ilgi çekeceğini düşünüyorum.  Büyük bir dağın alt kısmında kısmen doğal , bir kısmı da  taşların yontulmasıyla  oluşturulmuş  olan  bu ufak ibadet odasının  Rum yerleşiminden çok önceki zamanlarda da kullanıldığı düşünülmekte. İonya’nın en önemli şehirlerinden birisi olan Klazomenai’nin de bu civarda olması,  bölgedeki verimli topraklardan sağlanan bol üretimin  tarihin eski zamanlarından beri bilindiğini ve bu bölgedeler de  oturulduğunu  gösterir. Düşüncelerimize göre burada   kayaların oyulmasıyla yapılmış  haç simgeleri  bir hristiyan ibadethanesi olduğunu,   yerleşim yerlerinden  uzak bir bölgede bulunması da   hristiyanlığın ilk  başladığı zamanlarda oluşturulduğunu  düşündürmekte. Bu bölgeden yaklaşık beş dakikalık bir  mesafede bulunan eski bir Rum köyünde hiç ibadethane bulunmaması o yerleşim zamanındada  burasının dinsel bir merkez olduğu fikrini kuvvetlendiriyor. Mübadele sonucu terk edilen bu köyden ise günümüze çok az bir kalıntı  ulaşmıştır. Bakımsızlık,  deprem ve diğer doğal olaylar sonucunda tüm evler yıkıldığından köyün sınırları ve hatta yolu bile tam olarak belli değil.
Ufak bir ibadet yeri olmasına rağmen yıllarca bilinmemesi  bize  çok ilginç geldi. Orman içi güzel bir yürüyüşte gezinin diğer güzel yanı. Yolunu tarif ettim. İlginizi çekerse  mükemmel  bir yürüyüş parkurunda güzel bir gün geçireceğinizi düşünüyorum.
     Yol üstünde terk edilmiş jandarma karakolu
   Yol güzel
                     İbadet alanı.
   İbadet alanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder