Konum olarak Denizli Pamukkale yolunun beşinci kilometresinde bulunan geniş ve verimli bir ovanın ortasında yer alır.Yılın on iki ayı kazı yapılan yerleşim, günümüz yurt içi ve yurt dışı arkeolojisinin en ilgi çeken araştırmaları arasında yer alıyor.
Şehri kuran ünlü Suriye kralı II. Antiochus bu yeni yerleşimi karısının ismiyle bütünleştirerek onun adını şehre verdi. Şehir daha sonra Bergama Krallığının, uzun ve yıpratıcı bir kuşatma sonuncunda da Roma İmparatorluğunun yönetimine girer. İÖ 50 yılında ünlü devlet adamı ve düşünür Çiçero’nun şehri çok beğenerek uzun yıllar burada kaldığı ve şehrin kanunlarını düzenlediği biliniyor. İmparator Caracalla zamanında Laodikeia'da bir seri kaliteli sikke basılmıştır. Laodikeia halkının da katkılarıyla kentte çok sayıda anıtsal yapı yapılmıştır. Şehir düzenli ana caddeler ile bunu dik kesen ara sokaklardan oluşuyordu. Şehrin etrafı sağlam surlarla çevrilmişti. Ana caddeler bu surlara kadar uzanırdı. Efes, Hierapolis, Afrodisias ve Suriye adı verilen dört adet kapı bu ana caddelerden şehir dışına çıkmaya olanak veriyordu. Tüm sokaklardaki düzenli ızgara sistemi ile binalar arasında ise kanalizasyon sistemi vardı. Ana caddelerin etrafında genellikle dükkanlar yer almaktaydı.
ŞEHİRDE TİCARET ÇOK GELİŞMİŞTİ
Verimli topraklara sahip olmasının yanı sıra ticaret yollarının kesim noktasında bulunması nedeniyle bölgenin zengin ve gelişmiş bir şehri oldu. Ticaret tarım ürünleri yanında mermer ve dokuma yönünden de çok canlıydı. Dokuma işlerinde özellikle bu bölgede yetişen siyah yünü olan koyunların yünlerinden faydalanıldığı biliniyor. Laodikya’nın en yüksek refah düzeyine ulaştığı zamanlar, Romalılar ve Bizans çağına rastlar. Şehir yakınlarındaki bir kaynaktan gelen sıcak suyun tedavi edici özellikleri nedeniyle şehir aynı zamanda bir tedavi merkezi olarak da biliniyordu. Ticaretin parlak olduğu zamanlarda şehir bölgenin en önemli finans merkezi konumundaydı. Liman olarak Efes limanı kullanılmakta buradan gemilere yüklenen ticari mallar diğer ülkelere ihraç edilmekteydi.
İÖ 1.yy’da ardından İÖ 60 yılındaki önemli iki deprem geçirmesine rağmen şehir hiçbir yerden yardım almadan kendi imkanlarıyla tekrar eski günlerine dönmeyi başarabilmişti. Fakat İS 494 yılında oluşan büyük bir deprem şehrin tamamen yok olmasına neden oldu.
İncil’de bahsedilen yedi kiliseden birisinin Laodikya’dadır. Bu özelliği nedeniyle günümüzde de hristiyan gezi gruplarının ilgi noktası olmaya devem ediyor. ( Aziz Pavlus diye bilinen bir misyoner hristiyanlığı yaymak için Anadolu’da yaptığı geziler sırasında kurduğu kiliselere İncil’de yedi kiliseler olarak bahsediliyor. Bu yedi kilise hristiyanlar için önemli inanç turizimi merkezleri arasında yer almaktadır. )
GÜNÜMÜZDE GÖRÜLEBİLECEK ESERLER
Şehirde görülebilecek tarihi eserler , iki tiyatrosu, stadyumu, bazilikası, nymphaeumu ( anıtsal çeşmesi ), tapınağı, sütunlu caddesi Roma döneminden kalma tarihsel yapılarıdır. Şehrin diğer kentlerden ayrı olarak birisi büyük diğeri küçük olmak üzere iki adet tiyatrosu bulunuyordu. Şehrin batısında yer alan ve doğal bir eğim üzerine oturma gruplarının yerleştirilmesiyle oluşturulmuş olan küçük tiyatro, yedi merdiven sırasıyla dokuz bölüme ayrılmış olup yaklaşık olarak 40 adet oturma sırası içermekte olup yaklaşık 12000 kişiliktir. 110 metre çapında olan büyük tiyatro, antik kentin kuzeydoğu tarafında, Roma tarzında yapılmıştır. Scene'si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrası oldukça sağlam durumdadır. Yaklaşık 20.000 kişiliktir. İki tiyatro arasında Roma döneminden kalma bir tapınak yer alır. Ana caddelerde yapılan kazılar esnasında gün ışığına çıkarılan iyi korunmuş olan iki katlı anıtsal çeşme Roma döneminden günümüze ulaşmıştır. Dört kez restorasyon geçirdiği düşünülen bu çeşmenin iki tarafında sütunlara çevrili olan bir havuzda vardı. Çeşmenin üstü mitolojik kabartmalarla süslüdür. Şehrin kuzeyinde 25.000 kişinin oturarak gösterileri izleyebileceği büyük bir stadyum ( stadion ) yer alır. Stadyumun batı girişinin kitabesinde bu yapının İmparator Vespisiyanus’a ithaf edildiği yazmaktadır. Tüm oturma sıraları iri gözenekli mermerden yapılmıştı. Gençlerin spor ve antreman yaptıkları Gimnazyum stadyumla aynı kompleks içerisindedir. Şehrin merkezi agorası yaklaşık olarak sekiz metrekare büyüklüğünde olup üç tarafı iki sıralı basamaklarla yükseltilmişti. Stadyumun doğusunda Hadriyanus döneminde yapılmış olan büyük bir hamam bulunuyor.
Zeus Tapınağı, Laodikeia kentinin sütunlu caddesinin doğu kesiminde, küçük tiyatro ile Nymphaeum arasında bulunmaktadır.
Büyük Kilise sütunlu caddenin güneyinde caddeye bitişik olarak inşa edilmiştir. Sadece taşıyıcı bölümlerinden bir kısmı ayakta kalmıştır. Ana giriş batısındadır.
Muhteşem şehir Laodikya kazılarının en az 100 yıl kadar devam edeceği sanılıyor. Kazılar devam ederken bir yandan da şehirdeki restorasyon çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Tamamlandığı zaman Efes kadar muhteşem bir şehrin ortaya çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor. Şimdiye kadar gördüğüm en düzenli kazı ve restorasyon ekibini oluşturan Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Ana Bilim dalı öğretim görevlilerini, asistanlarını ve tüm aşamalarda görev yapan herkesi tebrik ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder