2 Ağustos 2014 Cumartesi

KEÇİ KALESİ




Halk arasında anlatılan bir hikaye nedeniyle Keçi Kalesi olarak bilinen kale, Selçuk İlçesi Belevi Köyü yakınlarında Alaman Dağı’nın zirvesindedir. Yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan kale, geniş görüş açısının sağladığı   stratejik konumu nedeniyle tarihin bir çok döneminde ilgi gördü.  Kalenin Helenistik Döneme denk gelen İ.Ö. 300 yılı civarında yapıldığı düşünülüyor. Daha sonraları Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlı Dönemlerinde de aktif olarak varlığını devam ettirdi. Menderes Ovasının tamamını görebilecek bir konumda olması bu civardaki ticaret yollarını kontrol etmesi yanında, askeri açıdan da  erken haber alma görevlerinde kullanılıyordu. 
 Kalenin yüksek surlarının yanında  yüksek olmayan ve  dış kale düşüncesiyle yapıldığı düşünülen  ikinci bir sur duvarı daha bulunuyor. Dört yanındaki  burç kuleleri gözetleme ve depo amaçlı kullanılmış. Bu kulelerin batı kısmında bulunanlar yuvarlak, doğu kısmındakiler ise kare şeklinde. Yuvarlak olan burçlar günümüzde izleniyor. Diğer  yöndeki burçların ise sadece konumları belli.  Dikdörtgen şeklinde olan kalenin sur duvarlarının yapımı sırasında  düzgün kesilmiş taş bloklar ile yığma taşlar, iç kısımlarında ise yöresel küçük taşların kullanıldığı görülüyor.  Taşların bir birine tutunabilmesi  için  ara dolgu  için  kireç ve yumurta akından faydalanılmış.  Kalenin Bizans döneminde restorasyon gördüğü biliniyor.Bu devirlerde duvarların güçlendirilmesi amacıyla  bazı yerlerine kiremit ile destek sağlanmış.      
  
                                    KEÇİ  KALESİ  EFSANESİ
Keçi Kalesi hakkında anlatılan hikaye dinleyenlerin ilgisini çektiği gibi kalenin önemini de vurguluyor. Yüksek bir dağın  zirvesinde yer alan bu kale, konumu nedeniyle bir türlü fethedilemez. Bu kaleyi ele geçirmeyi düşünen bir komutan  çok miktardaki keçinin boynuzlarına fenerler bağlayarak gece olunca askerleriyle birlikte kalenin bulunduğu tepeye doğru tırmanışa geçer. Kale görevlileri büyük bir ordunun kendilerine doğru geldiğini sanıp  kaleyi terk ederler.  Böylece kale hiç kan dökülmeden fethedilir. Efsaneye göre bu olay sonrasında kalenin ismi Keçi Kalesi olarak kalır.

                                        MANASTIRMIYDI ?
Son zamanlarda Keçi Kalesi için yapılan arkeolojik araştırmalar, burasının   bir manastır olabileceği yönünde yoğunlaşıyor. Bu kadar yüksekte bulunan bir kalenin fonksiyonel olarak bir işe yaramayacağını savunanlar,  manastır  konumunun daha uygun olduğunu düşünüyorlar. Bilindiği gibi manastırlar gözden uzak ve  ulaşımı zor  yerlere yapılırdı. Çevreden topladıkları fakir ve kimsesiz çocukları alır bu mekanda eğitip   din adamı olarak yetiştirdikten sonra çevreye yollayarak, Hristiyanlığın yayılmasına katkıda bulunurlardı.

                        KEÇİ   KALESİNE  YOLCULUĞUMUZ
İzmir Aydın Otobanının Selçuk çıkışına yaklaşırken uzaktan görülen Keçi Kalesine çıkmanın zor olduğunu düşünür, aynı zamanda yüksek bir dağın üzerindeki  bu kaleyi çok merak ederdim. Gitme düşüncesi yoğunlaşmaya başladığında bu yolculuğa katılmak isteyen arkadaşlarımla birlikte   internette  araştırma yaptık.  Bazı yazarlar çıkışın çok zor, hatta imkansız olduğundan bahsetmeleri    kaleye gidip gitmeme ikilemine düşmemize yol açtı.  Ama daha sonra yukarıya kadar çıkamazsak bile hiç olmasa çevreyi tanımış oluruz diye düşünüp gitmeye karar verdik. Bunu gerçekleştirmek içinde yolculuğa gönüllü olan Nevin Atılgan Tasasız eşi Okcan Tasasız ve Gökhan Duymaz ile Belevi’de buluştuk.  Daha sonra  İzmir Aydın  Otobanın altından geçen ve  sağ tarafta kalan  küçük bir işletmeye kadar devam eden  yolu izledik.  Bu iş yerinin önünde  arabanızı bıraktıktan sonra  bulunduğumuz yerden küçücük görülen kaleye gitmek için yolculuğumuza  başladık.  Keçi Kalesine çıkmak isteyenlere küçük bir ip ucu vereyim. Dağı karşınıza aldığınızda sağ tarafınızda diğerlerine göre daha altta  bulunan bir elektrik direği göreceksiniz. Bu istikamete doğru yürürseniz  bir tanesinin üzeri başlangıç yolunu belirtmek için kırmızı boya ile işaretlenmiş olan  iki adet  beyaz taş uzun bir patikanın başlangıcını gösteriyor. Bu patika ve devamında  antik taş döşemesi ile devam eden yol kaleye kadar uzanıyor. (Biz bu yolu   geri dönüşümüz sırasında saptadık.) Ara yollardan bir müddet  yukarıya doğru çıktıktan sonra   antik yolu bulmamız  yolun devamında  kolaylık sağladı. Yaklaşık iki saat sürmesine rağmen  yorucu olamayan bir yolculuktan sonra zirveye ulaştık. Enfes bir  panoramik manzara eşliğinde  kalenin her tarafını gezdik. Dönüş yolculuğumuz sırasında  önce antik yolu daha sonra patikayı izleyip   kırk beş dakika sonra başlangıç noktamıza ulaştık. Güzel bir geziydi meraklısına tavsiye ederim.  








2 yorum:

  1. Açıklamalarınız için teşekkürler. Yoldan gelip giderken bir tepenin zirvesindeki karaltısını görüp durdum hep. Umarım bir gün çıkmak nasip olur.Yorucu işleri severim.Varsın zor çıkılsın.

    YanıtlaSil
  2. Yıllardır çok çok fazla merak ediyordum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil