Alaşehir
İlçemiz, Philadelphia antik şehrinin üzerinde kurulmuştur.
Kent
hakkında sınırlı bilgi olmasına rağmen arkeolojik incelemeler
kentin tarihinin Helenistik Çağ’a kadar uzandığı gösteriyor.
Bergama Kralı II.Attalos zamanında kentin önem kazandığı ve
birçok yeni bina yapıldığı biliniyor. Bu kral ‘Philadelphos’
ismiyle bilindiğinden onun anısına şehre Philadelphia ismi
verilir.
Şehrin
Bizans çağında önemli bir dinsel merkez olduğu biliniyor.
Hristiyanlık döneminin başlangıcında Batı Anadolu’da kurulan
ilk yedi kiliseden birisi olan ve bu gün için Alaşehir merkezinde
bulunan Ayios İoannes St Jean kilisesi bu şehirdeydi.
Philadelphia kenti ana ticaret yolları üzerinde bulunmadığından
pek ilgi çekmemiş ve savaşlardan uzak kalmıştı. Bu nedenle
şehrin etrafında 11.yy kadar sur yapılmamıştı.
Antik
çağların gezgin ve yazarı Strabon, ünlü coğrafya kitabında
Philadelphia’nın depremler ile pek çok kez yıkıldığını
yazar. Kentte sık sık meydana gelen sarsıntılardan evlerin
duvarlarının her gün çatladığını ve deprem korkusu
nedeniyle şehirde çok az insan bulunduğunu, hatta bu bölgede
yaşayanların çoğu kent dışında kalan verimli topraklarda
çiftçilik yaptıklarını yazmış. Aynı yazar depremler nedeniyle
yıkılan kentin, Büyük İskender ve Kral Mithridates tarafından
baştan aşağı yenilendiğinden bahseder.
Şehir
1075 yılında Türkler tarafından işgal edildi. Birinci Haçlı
seferi sırasında Aleksios Komnenos şehri geri aldı (1089).
Bizanslılar şehri sağlam bir kale haline getirerek Türk
akınlarına karşı koydular. Şehir 1391 yılında Yıldırım
Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.
Philadekphia’dan
günümüze ulaşanlar
Şehrin
surları : Şehrin
etrafını çeviren dış surların bir kısmını günümüzde
izlemek mümkün. Geç dönemde yapıldığı için bu kadar uzun
süre yıkılmadan kalmışlar. Yükseklikleri yer yer 6-7 metreyi
bulan surlar şehrin içerisinde değişik yerlerde karşınıza
çıkabilir.
Ayios
İoannes St. Jean Kilisesi
: Kilisenin yüksek tavanını taşıyan sütunları belli
olduğundan kilisenin büyüklüğü hakkında fikir sahibi
olunabiliyor. Bahçesinde sergilenen az miktardaki taş ve mermer
eseri görmek mümkün. Kilisenin İncil’de yer alması ve
hristiyanlığın ilk kabul edildiği yıllarda Batı Anadolu’da
yapılan yedi kiliseden bir tanesi olması nedeniyle özellikle yurt
dışından gelen pek çok ziyaretçisi oluyor.
Şehrin
tiyatrosu
: Kazısı yapılmamış olan tiyatroyu Toptepe’ye çıkan yol
üzerinde görmek mümkün. Oturma sıralarının ve sahnesinin
yerini belirlemek amacıyla yapılmış birkaç sondaj araştırması
dışında bir arkeolojik çalışma yapılmamış.
Tapınak
: Şehrin en yüksek yeri olan Toptepe’nin üst kısmında bulunan
tapınaktan günümüze fazla bir bulgu oluşmamış. Bu tapınaktan
kaldığı düşünülen az miktardaki sütun ve mermer blok bu
alanda sergileniyor.
Toptepe’ye
çıkarken görülen küçük kalıntının bir çeşmeden veya
tapınağın alt kısmını oluşturan yapılardan kalmış
olabileceği hakkında görüşler bulunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder