Fotoğraf
sözcüğü eski yunanca ışık anlamına gelen fotos ve çizmek
anlamındaki grafe sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşmuş bir
sözcüktür. Kelime anlamı olarak ışık yardımıyla iz bırakmak
olarak tanımlayabiliriz.
Fotoğraf
sayesinde insanlar birbirlerini ve kültürlerini tanıdılar.
Özellikle 20.yy’da büyük aşama kaydeden fotoğraf endüstrisi,
bireylere serbestçe kendi görüntülerine sahip olma ve bu sayede
kendilerini anlatma imkanı getirdi. Optikten elektroniğe, tıptan
astronomiye kadar tüm branşların vaz geçilmez yardımcısı
olan fotoğraf, aynı zamanda bir sanat dalıdır.
Digital
teknolojinin gelişmesiyle birlikte siyah beyaz fotoğraflar,
fotoğraf makineleri, pilli flaşlar, agrandizörler, fotoğraf
kartları, fotoğraf filmleri, kimyasal maddeler, fotoğraf
banyoları, karanlık odalar, baskı laboratuarları zaman içerisinde
önemini kaybederek tarihsel birer anı olarak maziye gömüldüler.
Yalnız günümüzde değil gelecek günlerde de digital teknolojinin
fotoğrafa hakim olacağı tartışmasız bir gerçektir. Her yeni
teknoloji eskisini hem yöntem hem de vizyon olarak tarih haline
getirilir. Eski çoğu kez unutulur. İşte eski fotoğrafçılığın
hatırlanması için,
İzmir
Karşıyaka’da yepyeni bir müze meraklılarının ilgisine açıldı.
Buraya unutulmaya yüz tutmuş eski fotoğrafçılığın yeni
müzesi de diyebiliriz.
İzmir’in
en eski fotoğraf stüdyolarından birisi olan Hamza Rüstem
Fotoğraf Evinin yaklaşık yüz yıllık geçmişe sahip arşiv
ve koleksiyonu, bugün Hamza Rüstem Fotoğraf evinin sahip ve
yöneticisi Mert Rüstem tarafından Karşıyaka Belediyesine
bağışlandı. Karşıyaka Belediyesi bu koleksiyonu sergilemek
amacıyla gerekli
koşulları
sağladıktan sonra ‘Hamza Rüstem Fotoğraf Evi ‘ni ziyarete
açtı.
Fotoğrafçılık
konusunda tam bir nostalji yaşatan bu müzenin her bölümünde
gezenlere panolar yardımıyla bilgilendirilmeleri sağlanmış.
MÜZEYİ GEZERKEN
Ana
salon’da 1870-1970 yılları arasında kullanılmış orijinal
fotoğraf makineleri, flaşlar ve diğer fotoğrafçılık
malzemeleri sergileniyor.
Hamza
Rüstem salonunda usta fotoğrafçının çektiği fotoğrafları
görmek mümkün. Bunların arasında kendi ailesinin fotoğraflarıyla
çocuklarının çektiği fotoğraflara da yer verilmiş. Hamza
Rüstem Fotoğrafhanesinde yıllarca kullanılmış karanlık odası
aslına uygun olarak yeniden düzenlenmiş.Bir zamanlar siyah beyaz
fotoğrafların her şeyi olan agrandizörü burada görmek mümkün.
Müzenin stüdyo bölümünde eski günlerde fotoğraf çekilirken
kullanılan bir stüdyoyu oluşturulmuş. Buradaki fotoğraf makinesi
ve özel ışık düzeniyle, digital teknolojiden önce kullanılan
retüş masası gezenlere nostalji yaşatıyor. Bahçede bundan
sonraki fotoğraf etkinliklerinde kullanılmak için bir sergi alanı
ayrılmış.
CAMERA
OBSCURA
Müze
bahçesinde bir camera obscura bulunuyor. Camera obscurayı günümüz
fotoğraf makinelerinin atası olarak kabul edebiliriz. En basit
şekliyle karartılmış bir odadır. Bir delikten geçen ışık
karşı duvarda görüntüsünün baş aşağı gelmiş biçimini
oluşturur. Bunu ilk olarak İÖ 4.yy’da Aristo tanımlamıştır.
Yüzyıllar içerisinde çeşitli mercekler kullanılarak bu sistem
geliştirilmeye çalışıldı. Fransız Nicepore Niepce ışığa
duyarlı bir levha üzerinde kalıcı görüntüler elde etmeyi
başararak 1826 yılında ilk fotoğrafı çekmeyi başarmıştır.
Müzenin bahçesindeki Camera Obscura’nın ülkemizdeki başka bir
örneği yoktur.
Hamza
Rüstem Fotoğraf evi Mavişehir son durakta. Ulaşımı rahat.
Arabanızla gelmeyecekseniz, Mavişehir otobüslerini veya İzban’ı
kullanabilirsiniz. Meraklıların başka hiçbir yerde
bulamayacakları geçmişten izler taşınıyor. Pazartesi hariç her
gün açık. Ziyaret etmeye ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder