7 Ağustos 2014 Perşembe

HAMZA RÜSTEM FOTOĞRAF EVİ VE MÜZESİ

Fotoğraf sözcüğü eski yunanca ışık anlamına gelen fotos ve çizmek anlamındaki grafe sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşmuş bir sözcüktür. Kelime anlamı olarak ışık yardımıyla iz bırakmak olarak tanımlayabiliriz.
Fotoğraf sayesinde insanlar birbirlerini ve kültürlerini tanıdılar. Özellikle 20.yy’da büyük aşama kaydeden fotoğraf endüstrisi, bireylere serbestçe kendi görüntülerine sahip olma ve bu sayede kendilerini anlatma imkanı getirdi. Optikten elektroniğe, tıptan astronomiye kadar tüm branşların vaz geçilmez yardımcısı olan fotoğraf, aynı zamanda bir sanat dalıdır.
Digital teknolojinin gelişmesiyle birlikte siyah beyaz fotoğraflar, fotoğraf makineleri, pilli flaşlar, agrandizörler, fotoğraf kartları, fotoğraf filmleri, kimyasal maddeler, fotoğraf banyoları, karanlık odalar, baskı laboratuarları zaman içerisinde önemini kaybederek tarihsel birer anı olarak maziye gömüldüler. Yalnız günümüzde değil gelecek günlerde de digital teknolojinin fotoğrafa hakim olacağı tartışmasız bir gerçektir. Her yeni teknoloji eskisini hem yöntem hem de vizyon olarak tarih haline getirilir. Eski çoğu kez unutulur. İşte eski fotoğrafçılığın hatırlanması için,
İzmir Karşıyaka’da yepyeni bir müze meraklılarının ilgisine açıldı. Buraya unutulmaya yüz tutmuş eski fotoğrafçılığın yeni müzesi de diyebiliriz.
İzmir’in en eski fotoğraf stüdyolarından birisi olan Hamza Rüstem Fotoğraf Evinin yaklaşık yüz yıllık geçmişe sahip arşiv ve koleksiyonu, bugün Hamza Rüstem Fotoğraf evinin  sahip ve yöneticisi Mert Rüstem tarafından Karşıyaka Belediyesine bağışlandı. Karşıyaka Belediyesi bu koleksiyonu sergilemek amacıyla gerekli
koşulları sağladıktan sonra ‘Hamza Rüstem Fotoğraf Evi ‘ni ziyarete açtı.
Fotoğrafçılık konusunda tam bir nostalji yaşatan bu müzenin her bölümünde gezenlere panolar yardımıyla bilgilendirilmeleri sağlanmış.








                                                   MÜZEYİ GEZERKEN
Ana salon’da 1870-1970 yılları arasında kullanılmış orijinal fotoğraf makineleri, flaşlar ve diğer fotoğrafçılık malzemeleri sergileniyor.
Hamza Rüstem salonunda usta fotoğrafçının çektiği fotoğrafları görmek mümkün. Bunların arasında kendi ailesinin fotoğraflarıyla çocuklarının çektiği fotoğraflara da yer verilmiş. Hamza Rüstem Fotoğrafhanesinde yıllarca kullanılmış karanlık odası aslına uygun olarak yeniden düzenlenmiş.Bir zamanlar siyah beyaz fotoğrafların her şeyi olan agrandizörü burada görmek mümkün. Müzenin stüdyo bölümünde eski günlerde fotoğraf çekilirken kullanılan bir stüdyoyu oluşturulmuş. Buradaki fotoğraf makinesi ve özel ışık düzeniyle, digital teknolojiden önce kullanılan retüş masası gezenlere nostalji yaşatıyor. Bahçede bundan sonraki fotoğraf etkinliklerinde kullanılmak için bir sergi alanı ayrılmış.

CAMERA OBSCURA
Müze bahçesinde bir camera obscura bulunuyor. Camera obscurayı günümüz fotoğraf makinelerinin atası olarak kabul edebiliriz. En basit şekliyle karartılmış bir odadır. Bir delikten geçen ışık karşı duvarda görüntüsünün baş aşağı gelmiş biçimini oluşturur. Bunu ilk olarak İÖ 4.yy’da Aristo tanımlamıştır. Yüzyıllar içerisinde çeşitli mercekler kullanılarak bu sistem geliştirilmeye çalışıldı. Fransız Nicepore Niepce ışığa duyarlı bir levha üzerinde kalıcı görüntüler elde etmeyi başararak 1826 yılında ilk fotoğrafı çekmeyi başarmıştır. Müzenin bahçesindeki Camera Obscura’nın ülkemizdeki başka bir örneği yoktur.
Hamza Rüstem Fotoğraf evi Mavişehir son durakta. Ulaşımı rahat. Arabanızla gelmeyecekseniz, Mavişehir otobüslerini veya İzban’ı kullanabilirsiniz. Meraklıların başka hiçbir yerde bulamayacakları geçmişten izler taşınıyor. Pazartesi hariç her gün açık. Ziyaret etmeye ne dersiniz?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder