ŞEHRİN ZENGİN ZAMANLARI
Şehrin Kaz Dağlarının yamacında olması gemi yapımında kullanılan kaliteli kerestelerin elde edilmesine olanak veriyordu. Kaz Dağlarının ormanlarından elde edilen kerestelerin büyük çoğunluğu tersaneler de gemi yapımında kullanıldığı biliniyor. Geri kalan keresteler ise bugünkü Avcılar İskelesi yakınlarında bulunan Aspeneus adı verilen çarşıda dış ülkelerden gelen tüccarlara satılırdı. Özellikle dayanıklı savaş gemilerinin yapıldığı tersanelerin ününün,İÖ 5.yy’da önem kazandığı görülüyor. Bu yıllarda Ege Denizinde gerçekleşen Peloponnesos savaşları sırasında yeni gemiler yaptırmak için Antandros’a gelenler şehrin önemini arttırarak halkının refah seviyesini yükseltti.Pek çok doğal felaket sonucu tamamı toprak altında kalan bu şehri ortaya çıkartmak amacıyla 1892 yılından beri kazılara devam ediliyor. Günümüzde de bu çalışmalar Ege Üniversitesi Arkeoloji bilim dalı tarafından sürdürülüyor.
ANDRANDOS’TAN GERİYE KALANLAR
Antandros Kentinin kurulu olduğu tepenin en üst kısmında şehrin kalesine ait kalıntıları görmek mümkün. Arkeologlar bu tepeye Kaletepe ismini vermişler. Kazılar sırasında Kaletepe’nin yamaçlarında Geç Roma Dönemine ait pek çok ev ortaya çıkarıldı. Bu bölgede bulunan yedi odalı bir Roma villası civardaki en büyük ev olarak biliniyor. 4.yy’da yapıldığı düşünülen bu evin duvarları kireçli su içerisine toz boya katılarak oluşturulan freskolar ile süslü. Tabanını ise özellikle sarı, kırmızı ve gri renklerin hakim olduğu geometrik şekilli mozaiklerden oluşmuş. Bu motifler arasında yer alan panter figürü çok ilginç. Evin 30 metreyi bulan koridoru da mozaikle kaplı. Yedi odanın en güzeli olan birinci odanın duvarlarında ellerinde su kapları taşıyan kadın freskoları ile tabanında bulunan mozaikte görülen aynı kaptan su içen iki kuş motifi bunların yetenekli bir ustanın elinden çıktığını gösteriyor.
Bu evin yakınlarında yer alan ve her tarafı mermerle kaplı olan hamamın, doğal sıcak su kaynaklarından faydalandığı düşünülmekte. Evin mermerleri günümüze kadar ulaşmadı. Göç zamanlarında, o zamanlar çok kıymetli olan mermerleri buradan ayrılanlar yanlarında götürmüş. Bu bölgede ortaya çıkarılan kanalizasyon hattının evin ihtiyacından daha büyük olması (1.20m yüksekliğinde ve 0.80 m genişliğinde ) bu sisteminin yalnız bu ev için yapılmadığını etrafta başka büyük konutlarında bulunduğunu gösteriyor. Örülerek kapatılan kapılar ve derme çatma duvarlarla elde edilen yeni mekanlar, şehrin son dönemlerinde refah düzeyinin düşmesi nedeniyle birkaç aile tarafından ortak olarak kullanıldığını işaret ediyor.
Kazılar sırasında Kaletepe’nin batı yamacında şehre ait büyük bir mezarlık ( nekropol ) bulundu. Yaklaşık 300 metrekarelik bir alanda gerçekleştirilen kazı çalışmalarında bu güne kadar 277 mezar belirlendi. Bazı mezarlarda zenginlere ait olduğu düşünülen ölü hediyelerine rastlandı. Bunların seramik ve bronzdan yapılmış olması dikkat çekiyor. Ayrıca Roma ve Bizans dönemine ait sikkeler ile yakılan cesetlerden arta kalan küllerin saklandığı urna kaplarına da bulgular arasında. Bebek ve çocukların cenazeleri amforalar içerisine yerleştirildikten sonra onlara ait eşya ve oyuncaklarıyla birlikte gömülmüş. Büyük insanlar ise yakıldıktan sonra mezarlarına sadece külleri konulmuş. Buradan çıkartılan arkeolojik bulguların tamamı Balıkesir Müzesinde sergileniyor. Antandros’un tiyatro, agora ve mabetlerini yeri henüz belirlenmemiş olmasına karşın akropolü çevreleyen oldukça sağlam kalmış olan sur duvarları günümüze kadar ulaştı. 4.yy’da yapıldığı düşünülen 2.70 m genişliğindeki bu surlar akropolun çevresini tamamen çevirmiş. Antik devirden beri kullanılan patika yollar ve şehrin muhtelif bölgelerinde karşımıza çıkan su sarnıçları bu büyük şehirden günümüze ulaşan diğer bulgular.
İLK GÜZELLİK YARIŞMASI
Efsaneler dünyanın ilk güzellik yarışmasının bu kentin yakınlarında yapıldığından bahsediyorlar. Arkeologlar bölgedeki kazılarının tamamlanmasından sonra büyük bir şehrin ortaya çıkacağından eminler.Arkeolojiye meraklı olanların Antandros’u görmelerini tavsiye ediyorum. Bu arada dönüşte Gömeç İlçesi yakınlarında bulunan Keremköy’de yüz yıl kullanıldıktan sonra yaklaşık elli yıl önce terk edilen yörenin en büyük zeytinyağı fabrikasını ziyaret etmeyi unutmayın derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder