Antik devirlerde orta Yunanistan’dan gelen Aioller’in Aiolis diye adlandırılan ( Kuzey Ege’de Gediz ile Bakırçay arasındaki) bölgede kurduğu 12 kentten birisidir. Arkeolojik araştırmalar kentin İ.Ö. 7.yy’ın ikinci yarısında kurulduğunu gösteriyor. Kent İ.Ö. 3. yy başlarından itibaren Pergamon Krallığının desteğiyle ekonomisi gelişmiş ve kültürel bir çekim merkezi olmuştu. Şehirdeki tüm görkemli yapıların bu dönemde yapıldığı biliniyor. Kıyıdan uzak dağlık bir arazide yer alması tarih içerisinde zaman zaman askeri üs olarak kullanılmasına olanak vermiş, bazı zamanlarda ise gözlerden ırak oluşunun verdiği rahatlıkla kendi içerisindeki sakin yaşantısını sürdürmüştü.
Aigai Antik Kentinde arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları 2004 yılından beri E.Ü. öğretim üyesi Prof. Dr. Ersin Doğer tarafından başarıyla sürdürülüyor.
AİGAİ ANTİK ŞEHRİNİ GEZERKEN
Nekropol : Antik Kentin kuzey yamaçlarını oluşturan ve şehri gezerken ilk karşılaşılan geniş bir nekropol ( mezarlık ) alanıdır. Küçük Tümülüs veya sandık mezarlar ile toprağa gömülü lahitler görülebilir. Tarihi eser yağmacılarının talan ettiği bu bölgenin bitiminde düzgün taş döşemesiyle karakterize şehrin ana yollarını görmek mümkün.
Kuzey Hamamı : Nekropol alanının hemen yanında yer alan büyük bir bina şehirde bulunan iki hamamdan birisidir. Hamamda kullanılan su, yağmur sularının büyük sarnıçlarda biriktirilmesiyle sağlanıyordu. Hamamın önünde devam eden dar yol şehrin ana giriş kapısına ulaşır. .
Tiberius Kapısı : Roma İmparatoru Tiberius’un şehrin gelişmesine yaptığı yardımlardan dolayı şehrin ana giriş kapılarından birisine onun ismi verilmiş. Üstü kemerli olan kapının üzerinde Tiberius’a bir şükran yazısı bulunmuştur.
Odeon : Şehir meclisinin toplantı salonu yüz elli kişilik kapasiteli ve on iki basamaklıdır. Oturanlara görüş kolaylığı vermek amacıyla eğilimli bir arazide inşa edilmiş. . Oturma sıraların her iki yanından ve tam orta bölümünde alt sahneye ulaşan üç ayrı merdiveni vardı. Odeonun duvarlarını süsleyen bronz heykeller buraya ayrı bir güzellik verdiğinden bahsedilir.
Batı Stoa : Agoranın batısında kalan stoa, agoranın yapısına uygun olarak L şeklinde bir kıvrım göstermektedir. Ön yüzündeki sütunlar Dor, iç bölümündeki sütunlar ise İon düzenindedir. Agora ile aynı zamanda yapıldığı düşünülüyor.
Agora : Şehrin en ilginç bölümüdür. Antik şehirlerde pek görülmeyen üç katlıdır. Birinci kat dükkan olarak kullanılan on dört adet küçük odadan oluşmuştu. İkinci kat buğday stoklarının yer aldığı muhtelif depolar yer alıyordu. Üçüncü katın üzeri çift katlı sütunların taşıdığı bir çatı ile örtülüydü. Agora günümüzde şehri gezenlerin en çok ilgisini çeken yapıdır.
Et pazarı : Şehirdeki ilginç yapılardan bir tanesi de Helenlerin Makellon, Romalıların Macellum dedikleri et pazarıdır. Zemini ıslak olarak kullanıldığı için düzgün blok taşlarla döşenmişti. Bu mekan kesilen hayvanlarının kanının akması için hafif eğimli olup yan taraflarında oluklar vardır.
Gymnasion Hamamı : Şehirdeki ikinci hamam yapısıdır. Eğimli bir arazide yer aldığı için tonozlu bir sistemle desteklenmiştir. Bir Roma hamamı ile Yunan gymnansion’unun aynı yapıda birleştirmesi antik şehirlerde görülmeyen ilginç bir komplekstir.
Tiyatro : Henüz kazı ve restorasyon çalışması yapılmamış olan tiyatronun, seyirci giriş kısmını oluşturan kubbeli yapılar dikkat çekiyor.
Athena Tapınağı : Tiyatronun üst bölümünde yer alan düzlükte bir tapınak alanı bulunuyor. Konumu itibarıyla Pergamon’da bulunan Athena Tapınağını anımsatması nedeniyle Athena Tapınağı olarak değerlendirilmiştir.
Şapel : 13.yy’da yapıldığı düşünülüyor. Şapel içerisinde, Aigai halkının Seleukos Kralına yazdığı bir yazıt bulunmuştur. Şapelin çevresinde mezarlar bulunması bu yapının bir mezar şapeli olduğunu düşündürüyor.
Demirkapı : Aigai Kentinin önemli giriş kapılarından birisidir.Buna rağmen daha sonraları bilinmeyen bir nedenden dolayı bu kapının kapatıldığı biliniyor. Demirkapıdan başlayarak kent içine doğru giden büyük plaka taşlarla döşenmiş düzgün bir yol izleniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder