19 Şubat 2018 Pazartesi

Mazimdeki İzmir – 9 .1960’lı – 1970’li yıllar

Karartma geceleri
Yunanistan’la Kıbrıs konusunda bir gerilim olduğu zaman veya Avrupa'da siyasi gerilimin yüksek olduğu zamanlarda, bazen de hiçbir sorun yokken sadece deneme amacıyla karartma geceleri yapılırdı. Evlerden ve arabalardan dışarıya ısık sızmaması uygulamanın ana prensibiydi. Bunun için evlerin perdeleri sıkı sıkı kapatılır, yakılması çok gerekli olan lambaların ampullerinin mavi renkte olmasına dikkat edilirdi. Yol kenarına yakın odaların ışıkları açılmazdı. Sokağa çıkma yasağı yoktu ama şehir ışıkları kapalı olduğu veya mavi renge boyanmış az miktarda lamba ile aydınlatılmaya çalışıldığı için sokaklar ıssız ve boş olurdu. Mutlaka sokağa çıkması gerekenler, arabalarının farlarını veya el fenerlerinin camlarını çivit denilen mavi renki kuru bir boya ile boyamak zorundaydılar. Kararmanın başladığı saatten sonra mahalle bekçileri sokakları gezer dısarı ışık sızıp sızmadığa bakarlardı. Eğer dışarı ışık sızıyorsa ilk önce uyarı yapılır, buna rağmen düzeltilmesse para cezası verilirdi. Karartma gecelerinde amaç bir savaş sırasında düşman uçaklarının şehri görmesini engellemekti. Her taraf karartıldığı için uçak hesapta şehrin üzerinde uçtuğunu farkedemiyecek, dolayısıyla şehre bomba atmayacaktı. Bu günlerde adeta fıkra gibi olan bu uygulamaya o zamanlar çok önem verilirdi.

Pina, Filiz, İnciraltı
Yaz zamanlarında Narlıdere ve İnciralatı deniz keyfi yapmak isteyenlerin tercih ettikleri yerlerin başında gelirdi. Ev hanımları da daha çok hafta arasında yanlarına çocuklarını alarak denize girmek, güneşlenmek ve hoş vakit geçirmek için buralardaki kafeteryalara giderlerdi. Narlıdere civarındaki en popüler iki yer Filiz ve Pina isimli iki mekandı. Yan taraflarında plaj kumu getirilerek oluşturulmuş plajları meşhurdu. Plajın hemen arka tarafında denize hazırlık, mayo giymek, üstünü değiştirmek amaçlı tahta kabinler vardı. Kabin kirasına plaj ücreti de dahildi. Akşama kadar istediğiniz kadar bu kabini kullanıp denize girebildiniz. Yemek veya bir şey içmek isteyenler yan taraftaki restoranlardan faydalanırlardı. Narlıdere , Güzelbahçe veya Urla yönüne giden otobüsler özellikle yaz zamanları Pina ve Filiz’den geçer diye bir levha bulunurdu. Zamanla deniz kirliliği oluşunca buraları kapandı. Aynı nedenle denize girmenin yaskalandığı başka bir yer olan İnciraltın'da o zamanlar halk plajlarının bulunduğu sevilen mekanlar arasında yer alıyordu. Eskiden İnciraltına vapur işletildiğide söylenir ama ben onu hatırlamıyorum. Bu arada Seferihisar yakınlarındaki Akkum Plajını da unutmamak gerekir.

Çeşme
Çeşme’ye ilk olarak 1960’lı yıllarda gittiğimizi hatırlıyorum . Birçok kişi gibi arabamızı Ilıca plajının kenarında park eder, oradan denize girip akşam üstü İzmir’e geri dönerdik. O zamanlarda plajının etrafını çeviren ne bir duvar vardı, nede yanından geçen doğru dürüst bir yol. Kooperatif evlerinin bahçelerinde veya bu evlerin sonlandığı sokakların bitimlerinde kum yığınları olduğunu, bir iki bakkal ve manav haricinde alış veriş yapacak hiçbir yer olmadığını hatırlıyorum. Alaçatı çok ufak bir yerleşkeydi. Ilıca ile Alaçatı ve Ilıca Çeşme arasında hiçbir yapılaşma yoktu, Çeşme, Alaçatı ve çevre yerleşimlerde hep tütün dikilirdi. Tütün o zamanlar bu bölgenin tek geçim kaynağıydı.

Kemalettin Tuğcu ve Jules Verne

1960’lı, 1970’li yıllarda Kemalettin Tuğcu’nun yazdığı ve genellikle sıkıntılı bir ortamda veya yalnız büyümüş bir çocuğun ilk başlarda çektiği sıkıntıların yaşam içerisinde dik duruşu ve çalışkanlığı ile yükselip toplum içerisinde kendisine bir yer edinmesini anlattığı hikaye kitapları çok okunurdu. Zaman zaman hüzün veren bu romanlar o yıllarda tüm gençler arasında çok popülerdi. Sokak Çocuğu isimli romanında yalnız yaşayan ve kalacak yeri olmadığı için İstanbul'da surlar içerisinde boş bulduğu bir odada yaşayan bir çocuğun hikayesini anlatır. Bu romanının etkisinde o kadar çok kalmışım ki yıllar sonra Istanbul’daki kale surlarını gördüğüm zaman hikayenin geçtiği yerlerin buraları olduğuınu hatırladım.
O yıllarda okuduğumuz başka bir yazar ise Jules Verne’nin unutulmaz romanlarıdır. Hafızamızı genişletip bizi dünyamızdan başka dünyalara görüren, düşündürücü ve heyecanlı hikayelerdi. Esrarlı Ada ve İki Sene Mektep Tatili en çok sevdiğim romanlarıydı.



                                                        Mazimdeki İzmir yazı dizimin sonu. .


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder