KEMERALTI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KEMERALTI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ağustos 2014 Çarşamba

KEMERALTI'NDAKİ SEBİLLER

Sebil, Selçuklular ve Osmanlılar zamanında işlek yollar üzerinde
gelip geçenlerin su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan binalardır. 
Bir hayır kurumu niteliği taşıyan sebiller, cami, mescit ve türbelerin 
yanında devlet büyükleri veya zenginler tarafından yaptırılırdı.
Sebiller yapı olarak, yerden bir metre kadar yükseklikte mermerle
kaplı bir duvarın üzerine tunçtan yapılmış parmaklıklar ve bunun
üzerini kapatan genişçe bir çatıdan oluşur. İsteyenlere su vermek
için içerisinde daima bir görevli  bulunurdu.
1912 yılı vakıf sayımlarına göre İzmir'de 24 adet sebil bulunmaktaydı.
İzmir'in Osmanlı dönemi mimarisine örnek olacak bu sebillerden
sadece 4 tanesi günümüze kadar ulaşmıştır.Bu 4 sebilin
tamamı Kemeraltı civarında bulunuyor.

Kemeraltı Cami yanı Sinanzade Sebili: Kemeraltı caddesi üze-
rinde bulunan bu sebil, Kemeraltı camisinin hemen yan tarafında
yer alır. Kitabesinin incelenmesinde  18.yy da cami inşaatının bitmesinden
hemen sonra yapıldığı anlaşılmakta. Birkaç kez restorasyon görmesi sayesinde günümüze kadar ulaşabildi. 


 Kestelli caddesinde Katipoğlu Sebili : Şimdiki İzmir Hükümet
Konağı binasının ilk sahibi olan ve 18.yy da İzmir'de yaşamış ünlü
ve zengin ailelerden olan Katipoğlu ailesi tarafından yaptırılmıştır.
(Konak semti ismini bu ailenin konağından almıştır.)

Dönertaş Sebili :  Anafartalar caddesi üzerinde 945 sokağın köşesinde bulunur. Köşesindeki sütunun dönmesinden dolayı dönertaş sebili olarak bilinir. İzmirin tanınmış kişilerinden olan Osmanzade İsmail Rahmi Efendi tarafından 1814 yılında yaptırılmıştır. Anafartalar caddesine ve yanındaki sokağa bakan 2 adet
penceresi ve aynı sokaktan sebile giriş için bir kapısı vardır.
Klasik sebil mimarisinin en güzel örneklerinden olan bu yapının oldukça geniş 
olan çatısı tamamen kiremit ile kaplıdır. Mermerlerinin üstü çiçek, manzara ve 
hat bezemelerle güzelleştirilmiştir.



Çakaloğlu Hanı Sebili ve Çeşmesi  : Kemeraltı'ndaki Halimağa
çarşısının başlangıcında bulunan Çakaloğlu Hanının giriş kapısının sağ 
tarafındaki sebil ile sol kısmında bulunan eski bir çeşmedir. 
Kitabesinden öğrenildiğine göre bu sebil ve çeşme Hacı Ahmet tarafından 
1805 yılında yaptırılmıştır. Çeşme ve Sebilin üzerindeki mermer işlemelerini, 
daha çok bu yüzyılda  kullanılan cami, vazo, bu vazodan çıkan çiçekler 
ile çeşitli madalyonlar içerisinde yer alan yazı ve motiflerden oluşturur.
Günümüze kadar çok iyi korunmuş olan kitabesinde bu civarda hiç çeşme 
olmadığı için bu sebil ve çeşmenin yapıldığından bahseder. Suyu içenin ise
isterse bunları yaptıran  Hacı Ahmet'e övgüde bulunabileceği yazılıdır.







30 Temmuz 2014 Çarşamba

KEMERALTI ÇARŞISINI BUNLAR BİTİRDİ

Yurdumuzun en büyük çarşı kompleksi olan Kemeraltı’yı gün geçtikçe tanımaktan zorlanıyorum. Nerede eski Kemeraltı…
Şimdi sokaklarında yürümek mümkün değil. Seyyar satıcıların ana caddeyi ve ara sokakları işgal etmesinin yanı sıra çığırtkan mal satıcıları yoldan geçenleri inanılmaz derecede rahatsız ediyor. Zorla mal satmaya çalışanların birinden kurtulan bir başkasına yakalanıyor. Yürümek mümkün değil. Genç kızlar ve kadınları da rahatsız etmekten çekinmeyen bu satıcılar gurubunun bir başka hedefi ise hafta sonunda çarşı iznine çıkan askerler. Onları potansiyel alıcı olarak gördüklerinden genellikle pasaj içerisindeki küçük dükkanlara yönlendirmeye çalışıyorlar. Bu rahatsızlık el kol hareketleri yaparak veya koluna girerek bir dükkana götürme şeklinde devam ediyor. Mal satamayacağını anladığında ise alay ederek küçümsemeye yönelik laflarla rahatsızlık vermeye devam ediyorlar. Yabancı turistlerde aynı tacize uğruyorlar. Bildikleri iki kelime yabancı lisanı ile turistleri kandırmaya ve bağlı oldukları dükkanlara yönlendirmeye çalışanla trajikomik bir görüntü sunuyorlar. Tabi bu iğrenç yaklaşım gelen turist sayısının gün geçtikçe azalmasına ve bu bölgeye girmekten çekinmelerine neden oluyor.
Geçen cumartesi Kemeratına gittim. Kemeraltı girişinde yaklaşık olarak otuz kişilik bir belediye zabıtası grubu toplanmış kendi aralarında sohbet ederek şakalaşıyorlar. Neden bu çağırtkanlarla, işportacılarla, malını satmak için dükkanlarının önüne çıkıntılar yaparak caddeyi işgal edenlerle uğraşmazlar? Görmüyormusunuz bunları? Orada işiniz sohbet etmek mi ?? Kemeraltını korumak için ilk başta insanları rahatsız eden bu çığırtkanların kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.
Diğer konular
Gençlik zamanlarımızda en iyi sinemalar Kemeraltı civarındaydı. Konak, Şan, Sema, Elhamra sinemaları bunların en tanınmışlarıydı. Gece 21 matinesini işi dolayısıyla gündüz sinemaya gidemeyenler tercih ederdi. 23-23.30 civarında film bittikten sonra ara sokakları kullanarak otobüs duraklarına ulaşılırdı. Güvenlik sorunu olmazdı. Hatta geceleri bisikletle Kemeraltı’nın ara sokaklarında dolaştığımı ve hiçbir sorunla karşılaşmadığım zamanları bile hatırlıyorum. Şimdi oralarda ciddi bir güvenlik sorunu var. Bu sorun sinemaların zaman içerinde işlerinin azalmasına ve sonuçta kapanma nedenlerinden birisi oldu.
Sokaklar kapkaranlık. Buralarda tinerciler, şarapçılar ve başı boş gezenlerden başka bir kimseyi görmek mümkün değil. Ege TV gece Kemeraltı’nın sokaklarında çekim yapmış. Orada da bu güvenlik sorununun ne kadar ciddi boyutlarda olduğu görülüyor. Röportaj yapılan fırın sahipleri gece çalışmak zorunda oldukları için mecburen iş yerlerine geldiklerini fakat kapılarını kapatıp, kepenklerini indirdikten sonra içeride çalışabildiklerini anlattılar. Kemeraltı civarında can güvenliği sorunu olduğu için Eczacılar Odası bu bölgedeki eczaneleri nöbet listesinden çıkarttı.
Diğer bir konuda özellikle akşamüstü saat beşten sonra tüm caddeyi dolduran seyyar satıcılar. Zabıtaların mesailerinin bittiği düşüncesiyle açıkta mallarını satıyorlar. Bu satış tezgahları Kemeraltı’ndan başlayarak metro girişlerine kadar uzadığını görmek üzücü…
Kemeraltı’nın diğer önemli bir sorunu ise açıkta satılan yiyecekler. Özellikle döner satışlarında bu konunun çok ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum. Sabah erken saatlerde hazırlanan döner gece olana kadar aynı yerde duruyor. Yolun tüm tozu ve pisliği üzerine yapışıyor. İlgilenen yok. Tabi bunu bu şekliyle alanda da kabahat var. Oysa gıda tüzüğüne göre bu dönerin üç tarafı kapalı bir bölümde hazırlanması ve satılması gerekiyor. Burada tam tersi üç tarafı açık bölmelerde satılıyor. Diğer bir çok satıcıda da durum farklı değil. Kokoreç, pilav hatta gevrek ve boyoz satıcıları bile bu kurallara dikkat etmiyorlar. Hijyen açısından sorunlarının yanı sıra görüntü olarak ta hoş bir sunum olmadığı bir gerçek.

Kemeraltını eski günlerine döndürmek için..


Beylerin oturduğu, Cumhuriyet Bayramı geçişlerinin yapıldığı, en tanınmış mağaza ve butiklerin yer aldığı Kemeraltı’yı eski günlerine döndürmek için ilk başta yoldan geçenleri rahatsız eden çığırkanların kaldırılması, isportanın önlenmesi, ara sokakların daha çok aydınlatılması, sinemaların tekrar eski günlerine dönmesine yardımcı olunmasını, çeşitli etkinliklerle geceleri de yaşayan bir Kemeraltı yaratılması gerektiğine inanıyorum..