İzmir
Körfezi o zamanlarda bir çok deniz canlısına ev sahipliği
yapardı. Körfezde denize açılan balıkçılar, kıyıya bol
miktarda balık ile dönerlerdi. Onlarca kayığın deniz üzerindeki
renkli görüntüleri ise bir tablo kadar güzeldi. Balıkçılar
gece denize ağ atar, sabaha karşıda balıkları o yöne doğru
sürüklemek için kayıklarına uzun sopalarla vururlardı. Gecenin
sessizliğinde bu seslerden ( Her halde alışkanlık olduğundan )
hiç kimse rahatsız olmazdı. Kıyıdan kayık kiralayıp balığa
çıkmak veya sahilden misinalarla balık avlamanın pek çok
taliplisi vardı. Ben balık avlamak konusunda o kadar hevesli
değildim. Yakaladığım tek deniz canlısı bir denizatıydı. Çok
renkli inanılmaz hoş görüntülü bir hayvandı. O kadar güzeldi
iki dayanamayıp yine suya bıraktım.
Eskiden
sahildeki evlerin önünde denize girmek veya kayık bağlamak
amacıyla kullanılan iskeleler vardı. Bu iskeleler yıkıldıktan
sonra bunların demir ayakları uzun yıllar boyunca yerlerinde
kaldılar. Zaman içerisinde de bu demir ayakların etraflarında
midye yuvaları oluştu. Gün doğumuna yakın midyeciler bellerine
kadar girdikleri sudan bu midyeleri toplarlardı. Sahil kısmında
oturanlar bunu gözlemledikleri ve toplanan midyelerin ağır metal
artık artıkları içerme olasılıkları yüksek olduğundan
sahilden toplanan midyeleri tüketmezlerdi.
Denizin nispeten
kirlenmediği zamanlarda evlerin önünden denize girme olanağı
vardı. Yalnız deniz aniden derinleştiğinden çok dikkatli
olunması gerekti. Buna rağmen hiç bir aksilik olmadı. Yaz
akşamları özel davetlere kiralanan körfez vapurları sahile yakın
bir bölgeden İnciraltı’na kadar gider aynı güzergahtan geri
dönerlerdi. Yaz akşamları içinden müzik sesi gelen gemileri
seyretmek ayrı bir keyifti. Her
şey güzeldi de o zamanlar yapılan büyük hatalar körfezi ve bu
güzellikleri yok etti. Bunu yaratan tek olumsuzluk
kanalizazyonların körfeze yönlendirilmesidir. Yaklaşık iki metre
genişliğindeki borularla körfeze sürekli olarak pis su şebekesi
yöneltildi. Yıllarca on yıllarca akıtılan bu atık sular
körfezi ve bir çok güzelliğini bitirdi. Artık körfez sularında
ne deniz atı var, nede eskisi kadar bol balık...
Fuar
20
Ağustos 20 Eylül arası açık olan İzmir Enternasyonal Fuarı
İzmir’e bir canlılık getirirdi. Çevre il ve ilçelerden gelen
ziyaretçilerle birlikte büyük bir kalabalığa ev sahipliği
yapardı. O zamanlarda bir çok ülke fuara katılırdı.
Kendilerine ayrılan bölümlerde (Bunlara o zamanlar pavyon
denilirdi) ürünlerini sergiler, bazıları satış yapar, az bir
kısmıda fuarın kapanacağı gün sergiledikleri ürünleri
satarlardı. En ilgi çeken pavyon Amerika Birleşik
Devletleri'nkiydi. Hatta bir seferinde Ay’dan gelen taşları
sergilemesi büyük ilgi gördü. Dediğim gibi fuar İzmir’e büyük
bir canlılık getirirdi. Otobüs ve troybüsler özel seferler
yaptığı gibi gece son sefer saatini her zamankinden daha ileri bir
saate alırlardı. Fuara mutlaka gidilirdi. Hatta birden fazla
gidilirdi. Pavyonlar gezilir, buralarda dağıtılan broşürler
toplanırdı. Tariş Pavyonundan üzüm suyu, SEK pavyonundan ayran
içilir, çıkışlarda satılan, ertesi günün gazetelerini
alınıp eve dönülürdü. Fuar zamanı Türkiye’nin en
tanınmış sanatçıları İzmir’e gelirdi. Muammer Karaca ve
Nejat Uygur tiyatroları her sene en yeni oyunlarını
sergilerlerdi. Manolya Bahçesi, Ekici Över tanınmış ses
sanatkarlarına ev sahipliği yaparlardı. Orta yaşın üzerindeki
dans etmek ve müzik dinlemek için Mogambo ve Kübana’yı tercih
ederken, gençler daha çok Dağ Disko’da vakit geçirirlerdi.
Fuar için Izmir’e gelen sanatçılar genellikle Büyük Efes
Otelinde kalırdı. Ünlü sanatçıları her an için o civarlarda
ve kordonda görmek mümkündü. Zeki Müren her sene Manolya
bahçesinde sahneye çıkardı. Emel Sayın, Muazzez Abacı, Ajda
Pekkan, Ferdi Özbeğen ve diğer tüm sanatçıların fuarda sahne
aldığını söyleyebilirim. Halit Kıvanç, Orhan Boran, Erkan
Yolaç’ta tanınmış sunuculardı. Bu arada Çarşamba günleri
gündüz yapılan kadınlar matinelerini de unutmamak gerekir. Günün
erken saatlerinde pikniğe gider gibi hazırlık yapan hanımlar
indirimli fiyatlı bu gündüz matinesini izlemeye gelir, akşama
kadar güzel vakit geçirip gönüllerince eğlenirlerdi.
Mazimdeki İzmir yazı dizim
devam edecek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder