19 Şubat 2018 Pazartesi

Mazimdeki İzmir – 7..1960’lı-1970’li yıllar

İzmir Körfezi o zamanlarda bir çok deniz canlısına ev sahipliği yapardı. Körfezde denize açılan balıkçılar, kıyıya bol miktarda balık ile dönerlerdi. Onlarca kayığın deniz üzerindeki renkli görüntüleri ise bir tablo kadar güzeldi. Balıkçılar gece denize ağ atar, sabaha karşıda balıkları o yöne doğru sürüklemek için kayıklarına uzun sopalarla vururlardı. Gecenin sessizliğinde bu seslerden ( Her halde alışkanlık olduğundan ) hiç kimse rahatsız olmazdı. Kıyıdan kayık kiralayıp balığa çıkmak veya sahilden misinalarla balık avlamanın pek çok taliplisi vardı. Ben balık avlamak konusunda o kadar hevesli değildim. Yakaladığım tek deniz canlısı bir denizatıydı. Çok renkli inanılmaz hoş görüntülü bir hayvandı. O kadar güzeldi iki dayanamayıp yine suya bıraktım. Eskiden sahildeki evlerin önünde denize girmek veya kayık bağlamak amacıyla kullanılan iskeleler vardı. Bu iskeleler yıkıldıktan sonra bunların demir ayakları uzun yıllar boyunca yerlerinde kaldılar. Zaman içerisinde de bu demir ayakların etraflarında midye yuvaları oluştu. Gün doğumuna yakın midyeciler bellerine kadar girdikleri sudan bu midyeleri toplarlardı. Sahil kısmında oturanlar bunu gözlemledikleri ve toplanan midyelerin ağır metal artık artıkları içerme olasılıkları yüksek olduğundan sahilden toplanan midyeleri tüketmezlerdi. Denizin nispeten kirlenmediği zamanlarda evlerin önünden denize girme olanağı vardı. Yalnız deniz aniden derinleştiğinden çok dikkatli olunması gerekti. Buna rağmen hiç bir aksilik olmadı. Yaz akşamları özel davetlere kiralanan körfez vapurları sahile yakın bir bölgeden İnciraltı’na kadar gider aynı güzergahtan geri dönerlerdi. Yaz akşamları içinden müzik sesi gelen gemileri seyretmek ayrı bir keyifti. Her şey güzeldi de o zamanlar yapılan büyük hatalar körfezi ve bu güzellikleri yok etti. Bunu yaratan tek olumsuzluk kanalizazyonların körfeze yönlendirilmesidir. Yaklaşık iki metre genişliğindeki borularla körfeze sürekli olarak pis su şebekesi yöneltildi. Yıllarca on yıllarca akıtılan bu atık sular körfezi ve bir çok güzelliğini bitirdi. Artık körfez sularında ne deniz atı var, nede eskisi kadar bol balık...


Fuar
20 Ağustos 20 Eylül arası açık olan İzmir Enternasyonal Fuarı İzmir’e bir canlılık getirirdi. Çevre il ve ilçelerden gelen ziyaretçilerle birlikte büyük bir kalabalığa ev sahipliği yapardı. O zamanlarda bir çok ülke fuara katılırdı. Kendilerine ayrılan bölümlerde (Bunlara o zamanlar pavyon denilirdi) ürünlerini sergiler, bazıları satış yapar, az bir kısmıda fuarın kapanacağı gün sergiledikleri ürünleri satarlardı. En ilgi çeken pavyon Amerika Birleşik Devletleri'nkiydi. Hatta bir seferinde Ay’dan gelen taşları sergilemesi büyük ilgi gördü. Dediğim gibi fuar İzmir’e büyük bir canlılık getirirdi. Otobüs ve troybüsler özel seferler yaptığı gibi gece son sefer saatini her zamankinden daha ileri bir saate alırlardı. Fuara mutlaka gidilirdi. Hatta birden fazla gidilirdi. Pavyonlar gezilir, buralarda dağıtılan broşürler toplanırdı. Tariş Pavyonundan üzüm suyu, SEK pavyonundan ayran içilir, çıkışlarda satılan, ertesi günün gazetelerini alınıp eve dönülürdü. Fuar zamanı Türkiye’nin en tanınmış sanatçıları İzmir’e gelirdi. Muammer Karaca ve Nejat Uygur tiyatroları her sene en yeni oyunlarını sergilerlerdi. Manolya Bahçesi, Ekici Över tanınmış ses sanatkarlarına ev sahipliği yaparlardı. Orta yaşın üzerindeki dans etmek ve müzik dinlemek için Mogambo ve Kübana’yı tercih ederken, gençler daha çok Dağ Disko’da vakit geçirirlerdi. Fuar için Izmir’e gelen sanatçılar genellikle Büyük Efes Otelinde kalırdı. Ünlü sanatçıları her an için o civarlarda ve kordonda görmek mümkündü. Zeki Müren her sene Manolya bahçesinde sahneye çıkardı. Emel Sayın, Muazzez Abacı, Ajda Pekkan, Ferdi Özbeğen ve diğer tüm sanatçıların fuarda sahne aldığını söyleyebilirim. Halit Kıvanç, Orhan Boran, Erkan Yolaç’ta tanınmış sunuculardı. Bu arada Çarşamba günleri gündüz yapılan kadınlar matinelerini de unutmamak gerekir. Günün erken saatlerinde pikniğe gider gibi hazırlık yapan hanımlar indirimli fiyatlı bu gündüz matinesini izlemeye gelir, akşama kadar güzel vakit geçirip gönüllerince eğlenirlerdi.

                                                                Mazimdeki İzmir yazı dizim devam edecek



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder