1960’lı
yıllardan önce taş plaklar varmış. Ben onları hiç görmedim.
Benim hatırladığım 45 devirli denilen normal plaklardı. Konak
civarında daha yoğun olmak üzere plak satan dükkanlar vardı.
Yüksek sesle müzik yayını yaparak yeni çıkan plaklarını
tanıtmaya çalışırlardı. 1960 lı yıllarda Fecri Ebcioğlu ve
Sezen Cumhur Önal yabancı şarkılara Türkçe söz yazarak adına
arajman denilen yeni bir akımı başlattılar. İlham Gençer ‘Bak
bir varmış bir yokmuş’, Ajda Pekkan ‘İki yabancı’, ‘İlk
aşkım’ gibi şarkıılarla başlattıkları bu akıma daha
sonraları Ayten Alpman, Ayla Dikmen ve Ayla Algan, Selçuk Ural ve
diğer pek çok sanatçı katıldı.
Bir müddet sonra adına daha sonra Long play
diyeceğimiz 33 devirli plaklar piyasada yerini aldı. Bunlar
yaklaşık on, iki adet şarkı içeriyorlardı. Bu arada başka bir
akım daha başladı oda, yabancı şarkıcıların kendi şarkılarını
Türkçe sözlerle söyletmek. Bu akımdan hatırladığım Adamo ve
meşhur şarkısı ‘Her yerde kar var’, Dario Moreno ‘Canım
izmir’, Juanito ‘Arkadaşımın aşkısın ‘.
1970 yılların başında kasetler çıkınca
plakların egemenliği sona erdi. Her yerde kaset modası başladı.
Kaset çalarlar neredeyse tüm evlere, tüm araçlara girdi. Bu kaset
modasıyla birlikte üç yeni kavramla karşılaştık birincisi
arabesk müzik, ikincisi şarkı isimlerini verip kaset doldurtma,
üçüncüsü ise piyasayı allak bullak eden korsan kasetler. Arbesk
müzik bilhassa dolmuşlarda ve şehirler arası otobüslerde tercih
ediliyordu. Kaset doldurma başlıca bir endüstri halini almıştı.
İstediğiniz şarkılardan oluşan bir kasetiniz oluyordu. Bunu
plaklardan, kasetlerden kaydedebiliyorlardı. İsterseniz içerisine
ilave yaptırabiliyordunuz. Örnek olarak ‘Bu kaseti arkadaşım…’nın
doğum günü hatırası olarak hazırlattım ‘gibi… Korsan
kasetçilikte bir çığ gibi büyümüştü. Her yerde seyyar
arabasında kaset satan satıcılara rastlamak mümkündü.
Arabasının içerisinde yüzlerce kaset bulunduruyor, bir kaset
çalardanda herhangi bir fakat genellikle arabesk bir müzik çalarak
kasetlerini satmaya çalışıyorlardı. Zaman içerisinde kaset
doldurmanın ve korsan kaset satmanın sektöre çok zarar verdiği
ve telif hakları yasasını çiğnendiği fark edilince tamamen
yasaklandı.
Gazeteler
Gazetelerin
çoğu sabah çıkmasına rağmen bir kısmıda akşamüstü satışa
çıkardı. Bu ikinci grup gazetelere akşam gazeteleri denirdi.
Gazeteler genellikle İstanbul’da basılır, oradan kamyonlara
yüklenerek diğer şehirlere gönderilirdi. Erken baskıya giren
bu gazelerde akşam haberleri, akşam oynanan maçlarla ilgili
bilgiler bulunmazdı. Bu geçikmelerin yarattığı sıkıntıları
göz önüne alan gazete idarecileri İzmir, Ankara gibi
şehirlerdede matbaalar kurarak daha hızlı bir iletişim ortamı
sağladılar. Sabah basılan gazeteler erken saatlerde satışa
sunuldu. Gazete basıldıktan sonra çok önemli bir haber olursa
gazetelerin ikinci bazen de üçüncü baskıları da çıkardı.
Tenvifat
ve Tanzifat vergileri
Bu
isimde iki vergi ödendiğini hatırlayınca, bunların ne anlama
geldiklerini merak edip araştırdım. Tenvifat vergisi, belediyenin
yaptığı şehir ayınlatması için aldığı vergi. Tanzifat
vergiside belediyenin yaptığı temizlik işleri için ödenen
vergiydi. Haliyle her ikiside belediyeye ödenirdi. Tanzifat
vergisinide günümüzde ödenen çevre temizlik vergisinin o
dönemlerdeki ismi olarakta algılayabiliriz. Bu vergi uzun yıllar
sonra kaldırıldıldı.
Vergi deyince tüm
televizyon ve radyo, kaset çalar, müzik setlerine yapıştırılan
vergi pullarını unutmamak gerek.
Gece
bekçileri
Mahallelerde
geceleri gezen bekçiler bulunurdu.i. Bekçi mahalle arasında
gezerken sık sık düdük çalardı. Düdük sesini duymak gayet
iyiydi. Bu sesin hırsızları kaçıttığı düşünülerek güven
içerisinde uyunurdu. Bayram sabahları mahalle bekçisi tek tek
evleri gezerek herkesle bayramlaşırdı. Evleri gezen bekçiye
şeker, mendil veya buna benzer küçük hediyeler vermek
adettendi.
Mazimdeki İzmir yazı dizisi
devam edecek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder